Ana içeriğe atla

NEDİR Kİ BU BAĞIMLILIK?- SEMA GÜRBÜZ



NEDİR Kİ BU BAĞIMLILIK?





Bağımlılık, bir nesneye, kişiye ya da bir varlığa duyulan önlenemez istek; veya bir başka iradenin tahakkümü altına girme durumu olarak tanımlanır1. Günümüzde çoğu insan bağımlılık konusunda eskiye nazaran daha bilinçli konumdadır. Bağımlılıkları konusunda farkındadırlar ne yazık ki bu bağımlılığın bir sağlık sorunu olduğunu, tedavi edilmesi gerektiğine karşı bir kayıtsızlık içindedir.

Bağımlılığı başlatan ve sürdüren nedenlere baktığımızda aile ortamı, akran zorbalığı, merak, ergenlik gibi etkenleri sıralayabiliriz. Bir kereden bir şey olmaz düşüncesiyle çoğu genç , korkunç bataklara sürüklenebiliyor. Kişilerin psikolojik yapıları da bağımlılık geliştirmesine neden olabiliyordur. Örneğin travma sonrası stres bozukluğuna sahip bireylerin bu durumla baş edebilmek için madde kullanımına başvuruyor olması. Sosyal ortamları; bireyin sosyal ortamdaki rolü, saygınlığı, aile içinde şiddet ve çatışma kişilerin bağımlı olma yolunda ilerlemelerine yol açar.

Bağımlılık kavramını iki başlık altında toplayabiliriz: davranışsal ve psikolojik bağımlılık. Davranışsal bağımlılıkta, alkol ya da esrar gibi bir madde olmadan, kişi belli bir davranışı yaparak rahatlama ve huzur hisseder, başka bir deyişle “ödül alır.” Davranışın ödüllendirici özelliği zaman içerisinde bu davranışa bağımlılık geliştirilmesine zemin hazırlar. Madde bağımlılığında olduğu gibi, bağımlı olunan davranışı sürekli gerçekleştirme arzusu vardır. Her türlü bağımlılıkla mücadelede olduğu gibi davranışsal bağımlılık ile mücadelede de en önemli unsur kişinin farkındalığıdır.2 Alışveriş, ilişki, kumar, internet akıllı telefon, yeme, deri koparma davranışsal bağımlılığa örneklerdir.

     



Psikolojik bağımlılık, sıkıntı ve huzursuzluktan kurtulmak, haz duymak amacıyla devamlı ve tekrarlayan aralıklarla maddenin ya da davranışın aranmasıdır ve bütün bağımlılık durumlarında bulunan temel öğedir. Aslında bu bir maddeye ya da davranışa alışma, onsuz yapamayacağına inanma halidir. Madde kullanıldığında veya davranış gerçekleştirildiğinde doyum, rahatlama ve zevk meydana gelir. Madde veya davranış, yalnızca psikolojik bağımlılık oluşturmuş ise anksiyete, bunalım, sinir gibi psikolojik yoksunluk belirtileri izlenir. Fiziksel bağımlılık yapmamışsa, alışkanlığın kesilmesi fiziksel yoksunluk belirtilerine neden olmaz.3

Günlük yaşamda bağımlılıklarımız var diyoruz. Peki davranışlarımızın bağımlılık kategorisine girmesi için hangi davranışları sergilememiz gerekiyor?

1) Kullanılan maddeye tolerans gelişmesi

2) Madde kesildiğinde ya da azaltıldığında yoksunluk belirtilerinin ortaya çıkması

3) Madde kullanımını denetlemek ya da bırakmak için yapılan ama boşa çıkan çabalar

4) Maddeyi sağlamak, kullanmak ya da bırakmak için büyük zaman harcama

5) Madde kullanımı nedeni ile sosyal, mesleki ve kişisel etkinliklerin olumsuz etkilenmesi

6) Maddenin daha uzun ve yüksek miktarlarda alınması

7) Fiziksel ya da ruhsal sorunların ortaya çıkmasına ya da artmasına rağmen madde kullanımını sürdürmek4

Eğer siz de kendinizde ya da çevrenizde bu basamakları görüyorsanız en kısa sürede uzman kişilere danışmanızda fayda var.

Bağımlılıklarda da hem hekimlerin hem de psikologların ortaklaşa çalıştığı bir tedavi biçimi vardır. İlaç tedavisi ne kadar önemli olsa da psikolojik destekle pekiştirmek sağlıklı sonuçlara ulaştıracaktır. Bağımlı kişiler, genellikle sorunlarıyla baş etme yöntemi olarak alkol veya maddeyi kullanmaya başlamışlardır. Bunun kişiye aktarılması ve bu süreçte alkol ve madde kullanımının sıkıntıları ile baş etmek için doğru çözüm yolu olmadığını görmesinin sağlanması önemlidir. Kişiye doğru baş etme yöntemleri öğretmek de tedavinin bir parçasıdır. Bu nedenle bağımlı kişinin tedavisinde psikolojik desteğin önemi çok büyüktür.

Bunun yanı sıra psikolojik desteğin önemi, alkol ya da maddeyi bıraktıktan sonra tekrar kullanmayı önleme sürecinde de gereklidir. Bağımlılık, düzelir ama tamamen iyileşmez. Bıraktıktan sonra uzak durmak için kişilerin hayatlarında bazı değişiklikler yapmaları gerekebilir. Arkadaş ortamlarından uzaklaşmaları, çevrelerini değiştirmeleri gibi kendilerine alkol ve maddeyi hatırlatan durumlardan kaçınmaları gerekir.5

Teşekkürler.
Sema GÜRBÜZ


KAYNAKÇA

1 https://tr.wikipedia.org/wiki/Ba%C4%9F%C4%B1ml%C4%B1l%C4%B1k

2 https://www.uspsikiyatri.com.tr/Bagimlilik/Davranissal_Bagimliliklar/

https://yusufbayalan.com/bagimlilik-nedir/

4
https://www.yesilay.org.tr/tr/bagimlilik/bagimlilik-nedir

5
http://www.yedam.org.tr/bagimlilik-tedavisinde-psikolojik-destek-ne-ise-yarar

Yorumlar

POPÜLER YAZILAR

GERÇEKLE HAYALİN BİRBİRİNE GİRDİĞİ BİR FİLM: FRACTURED- DORUKHAN SAĞLAM

  GERÇEKLE HAYALİN BİRBİRİNE GİRDİĞİ BİR FİLM:  FRACTURED Beynimize ne kadar güvenebiliriz? Biz mi beynimizi yönetiriz yoksa o mu bizi yönetir? Zihnimiz gerçekleri bile saptırabilecek kadar güçlü müdür?  Fractured filmi boyunca işte tam da bu soruları soracaksınız kendinize. Zaman zaman ne olduğu konusunda karmaşaya düşebilir, ne olduğunu tam anlamlandıramayabilirsiniz. Kimi zaman ise tam her şeyin açıklandığını düşündüğünüzde bir sonraki sahne tüm fikirlerinizi altüst edebilir. Gizem, gerilim ve psikoloji konulu filmler ilginizi çekiyorsa bu film tam da size göre olacaktır. Film, evli bir çiftin yolculuğu ile başlamaktadır. Ray ve Joanne Monroe ufak kızları Peri ile birlikte seyahat ederken bir benzin istasyonunda mola verirler. Bu benzin istasyonunda mola verdikleri sırada kızları bir kaza geçirir. Peri inşaat alanının kenarında dururken bir köpek gelir, Ray köpeği korkutmak için taş atsa da köpek Peri’nin üzerine giderek onu korkutur ve korkarak geri kaçan Peri inşaat çukuruna düşer

GOOD WİLL HUNTİNG(CAN DOSTUM)- ÖZGE CEYLAN

  GOOD WİLL HUNTİNG(CAN DOSTUM) Good Will Hunting  Türkçe ismi ile Can Dostum    Matt Damon  ve  Ben Affleck 'i n senaryosunu yazmış olduğu,   Robin Williams ’ın başrolünü oynadığı Oscar Ödülü almış bir filmdir.  Film de yer alan oyuncu Matt Damon ve Ben Affleck Hollywood Sinema dünyasında önemli bir noktaya gelmekle beraber Film ile En iyi Senaryo ödülünü almışlardır Bu ödül ile birlikte sinema yaşamının bir çok alanında yer almışlar ve performanslarını sergilemişlerdir. Geçmişten günümüze filmler ele alındığında psikoloji, eğitim gibi insan ve toplumu ele alan birbirinden farklı birçok alanda filmlerden yararlanmaktadır. Bu nedenle  psikoloji sahasında da kullanılmaktadır  Filmler baktığımız zaman bireyin yaşamını yansıtmak ile beraber kimi zaman kişilerin gerçek yaşam öyküsünden yararlanılarak oluşturulmaktadır.   Filmler alanda fazlasıyla kullanılmaya başlamaktadır şöyle ki sinema terapisi terapi içerisinde yardımcı bir araç olarak kullanılmaktadır. Aynı zamanda filmlerin insan

YUNAN MİTOLOJİSİNDE KADIN- Ezgi KAYA

YUNAN MİTOLOJİSİNDE KADIN Yunan Mitolojisi’nde sık sık karşımıza kadınlar, tanrıçalar çıkar. Hatta bu kadınlar güç savaşçılık ve sembolleri ile bazen erkekleri bile saf dışı bırakabilirler. Örneğin savaşçı, güçlü kimliği ile tanınan Zeyna çok güçlü bir karakter ve mükemmel bir savaş zekâsına sahiptir. Anlatılanlara göre Zeyna o kadar güçlü bir Tanrıçadır ki Tanrıların bile zapt edemediği atlara biner, onlarla uzak diyarlarda savaşır. Baş Tanrı Zeus ve yine güçlü bir karakter olan hikmet tanrıçası, Zeus’un ilk karısı Metis’in kızı olan Athena zekâ ve strateji tanrıçası olarak bilinir. Aynı zamanda Athena sanat ve ilham tanrıçası olarak da bilinir.  Yunan Mitolojisi efsanelerinde de kadın ve kadının mucizeleri sık sık anlatılır. Örneğin Athena’nın Zeus’un kafasının içinden çıktığı ve bu yüzden de Baş Tanrının bütün özelliklerini aldığından bahsedilir. Zeus’un kafası yarılır ve ortaya dans eden, güzelliği ile insanlara ilham veren tanrıça Athena ortaya çıkar ve bütün ölümsüzle

SIGMUND FREUD VE AŞKIN PSİKOLOJİSİ-ROJDA ÇELİK

SIGMUND FREUD VE AŞKIN PSİKOLOJİSİ Aşk şairlerin uydurmasıdır, demiştir Ursula K. Le Guin Malafrena adlı romanında. Peki, şairlerin anlam yüklemeleri sonucu mu aşk insan hayatında bu kadar değerli olmuştur, yoksa aşkın insan hayatında bu kadar değerli olması mı şairleri yazmaya yöneltmiştir. Bu soruların cevabını bilmemekle beraber gelin Freud’un “Aşkın Psikolojisi” kitabını inceleyerek bu konuya ışık tutmaya çalışalım. Freud denince hemen hemen herkesin aklına cinsellik gelir. Çünkü psikoloji ile ilişkili çoğu kavramı cinsellik temelinde açıklamıştır. Aşk kavramı da bunlara dâhildir.  Freud’un yaşadığı dönemde cinsellik, toplumun ahlaki değerlerinden dolayı baskıya maruz kalıyordu. Evlenmeden yaşanan cinsel birliktelikler hoş karşılanmıyor ve ayıplanıyordu. Cinsellikten açıkça söz etmek bile mümkün değildi. Bu durumun getirdiği cinsel eğitim yetersizliği hem erkek hem de kadının yaşantısında zorluklara neden oluyordu. Günümüzde de bu durumun geçerliliğini koruduğunu biliyoruz. Özellik