Ana içeriğe atla

BAĞIMLILIK BİR HASTALIK MIDIR?- GÜLSÜM SERRA AYDIN



Bağımlılık bir hastalık mıdır?





Kime bağımlı deriz? Alışkanlığının dışında bağımlı olan kişi hasta mıdır?

Bağımlılığın psikofarmakolojisine bakacak olursak; gelişimi psikiyatrinin diğer alanlarına göre daha yavaş bir şekilde seyir göstermektedir. “Bağımlılık, gelişiminde genetik, psikososyal ve çevresel faktörlerin rol oynadığı birincil, kronik nörobiyolojik bir hastalıktır.” (Uğurlu T., Balcı C., Şengül C., 2012).

Bağımlılık, bir maddeye karşı gelişen müsamaha/tolerans sonucu keyif vermesi adına miktarının gittikçe artarak alınmasıyla, alan kişinin bazı sorunlarla karşılaşmasına sebep olmasına rağmen maddeyi kötü kullanımı sonucu vazgeçememesi ve bıraktığında da yoksunluk belirtilerinin görülmesi, madde olmadığı anda da bazı sorunlara sebep olması sonucu görülen tablonun ortaya çıkmasıdır.

Alınan maddenin keyif veren pekiştirici özelliği bulunmaktadır. Beynimizi, keyif verici madde uyarır ve sonucunda eğer ki kötüye kullanırsak bağımlı bir duruma gelmemize sebebiyet vermektedir. Maalesef ki olumsuzluklar doğursa da kişi, maruz kaldığı zaman takıntılı bir durum içerisinde kalabilir. Bu belirli obsesyonlar hem fiziksel bağımlılık olarak hem de psikolojik bağımlılık olarak karşımıza çıkabilir. Bunlardan ilki: "fiziksel bağımlılık" ve vücudun maddeye karşı yeni bir denge oluşturduğu ve alınmadığı zaman yoksunluk belirtileri görülen fizyolojik durum olarak tanımlanır, çoğu zaman psikolojik belirtiler bu duruma eşlik eder. Diğeri ise "psikolojik bağımlılık" olarak adlandırılır ve maddeyi almaya devam etme arayışı ile kendini gösterir. Tütün, morfin ve kokain güçlü psikolojik bağımlılık yapan maddelerdendir. (Alıntılayan: Gökler R., Koçak R. 2008; Aktaran: Uzbay,1996).

“Kimyasal yapıları nedeniyle alışkanlık veya bağımlılık yapan; bedensel, ruhsal, toplumsal ve adli alanda sorunlara yol açan uyuşturucu ve uyarıcı ilaç ve maddeler, öncelikle merkezi sinir sistemini etkileyerek kullanan kişinin algı, bellek, dikkat, düşünce gibi zihinsel işlevlerini, duygu ve davranışını değiştirir.” (Gökler R., Koçak R., 2008). Ayrıca, tıpta tedavi amacıyla kullanılan maddelere ilaç denilirken, tedavi amacıyla alınmayanlara ise madde denilmektedir. Maddeyi ilaçtan ayıran en önemli ayrım bu olarak kabul edilir. Bu ayrım sayesinde ilaçların madde sınıfından çıkarılması yolu ile tanımlamadaki sorunlardan biri de ortadan kaldırılmış olmaktadır. (Gökler R., Koçak R.,2008).

DSM5’e göre, 12 ay süresince anormal davranışlardan en az iki örneğin olması kişide tanının belirlenmesinde yeterli olacaktır. Örnek olarak; (sorumluluk aksaması, kişiler arası problemler, yoksunluk, tolerans, maddenin getirdiği sorunlara rağmen kullanıma devam etme, istenilen ölçüde daha fazla madde alımı, sürekli maddeyi bırakmaya yönelik sonuçlanamayan çaba vb.). (DSM-5). İki belirti gösteren kişinin bağımlı tanısını alması hastalığını belirler. Günümüz şartlarında artık maddeye ulaşmak çok kolaydır. Peki bu hastalık yalnızca kişinin kendi suçu mudur? Kesinlikle tamamen kişinin suçu olarak kesip sınırlandırılamaz. Yapılan araştırmalarda ailelerinde madde kullanımı olan insanların, kendilerininde madde kullanımına yatkın bireyler olduğu tespit edilmiştir. Ve yine aile yakınlarında eroin kullanımı olan bireylerin, bağımlılık geliştirmeleri %5 olasılığında öndedir. Genetik faktörlerin yanı sıra erkek bireylerde genetik risk faktörü, kadınlara oranla 4 kat daha fazla olduğu görülmüştür. Alkol bağımlılarının evlatlık verilen çocuklarında yapılan araştırmalarda alkol ve/veya madde bağımlılığı geliştirdikleri saptanmıştır. (Alıntılayan: Cadoret 1980, Goodwin 1975, aktaran: Ögel K.). Aynı zamanda madde kullanım bozukluğuna bir başka psikiyatrik bozukluğun eşlik etme olasılığı oldukça yüksektir. Buna bağlı olarak madde kullanım bozukluğuna sahip bireylerin, yakın derecede ki yakınlarında madde kullanımında görülen en sık hastalık kaygı bozukluğu eşlik etmektedir. Bu bozukluğun temelinde yatan sebebi düşünseniz neler olabilir? Öncelikle, bireyin ilk eğitim aldığı ve yetiştiği yer ailesinin yanı olduğu için aile içi vakalar, ilerleyen dönemlerde çocukluktan gelen travmalara sebebiyet verebilir. Travma ya da benzeri psikolojik sorunlar, kimi zaman bireyde suça yönelmesine kimi zaman maddeyi kötüye kullanımı sonuçlarını doğurabilir. Bağımlıların çoğunda maddeden ayrılma fikri doğrulduğu için, tedaviyi kabul eden kişi sayısı çok azdır. Tedavi seçeneklerinde yatarak tedavi, bilişsel davranışçı terapi teknikleri, motivasyonel tedaviler, ilaç tedavileri (genellikle kullanılanlardan ör: Disülfiram vb.) tedaviler görülmektedir.

Özet olarak; madde kullanımı, dünya genelinde olduğu gibi Türkiye’de de oldukça yüksek orana sahip bir bozukluk/hastalıktır. Maddeye oldukça kolay ulaşabilen bir toplum olduğumuzdan, çevrenin etkisi ve ilk eğitim alarak yetiştiğimiz, bakım verenler ailemiz üzerinden daha fazla bilinçlendirme yapılması sağlanmalıdır. Bilinçlendirme çalışmaları vakalar üzerinden açıklanırsa, madde hakkında daha farklı bakış açılarını getirebilir. Yapılan çalışmalardan çıkarım yaparsak, ebeveynleri madde kullanan kişilerde, kullanmayan kişilere oranla tüketim miktarı daha fazladır. Bu durumun sonucu madde kullanımına erken yaşta başlamak olabilir. Her bireyde madde kullanımı aynı şekilde gelişim göstermeyebilir. Her bireyin hastalık süreci göz önüne alınarak, her bireye farklı tedavinin yanı sıra farklı terapi yöntemleriyle tedaviye destek olunmalıdır.



KAYNAKÇA

Gökler R., Koçak R., Uyuşturucu ve Madde Bağımlılığı, Sosyal Bilimler Araştırma Dergisi1,2008.

Ögel K., “Madde Kullanım ve Bağımlılığının Nedenleri”

Uğurlu T., Şengül B., Şengül C., Bağımlılık Psikofarmakolojisi, Psikiyatride Güncel Yaklaşımlar, 2012.





























Yorumlar

POPÜLER YAZILAR

GERÇEKLE HAYALİN BİRBİRİNE GİRDİĞİ BİR FİLM: FRACTURED- DORUKHAN SAĞLAM

  GERÇEKLE HAYALİN BİRBİRİNE GİRDİĞİ BİR FİLM:  FRACTURED Beynimize ne kadar güvenebiliriz? Biz mi beynimizi yönetiriz yoksa o mu bizi yönetir? Zihnimiz gerçekleri bile saptırabilecek kadar güçlü müdür?  Fractured filmi boyunca işte tam da bu soruları soracaksınız kendinize. Zaman zaman ne olduğu konusunda karmaşaya düşebilir, ne olduğunu tam anlamlandıramayabilirsiniz. Kimi zaman ise tam her şeyin açıklandığını düşündüğünüzde bir sonraki sahne tüm fikirlerinizi altüst edebilir. Gizem, gerilim ve psikoloji konulu filmler ilginizi çekiyorsa bu film tam da size göre olacaktır. Film, evli bir çiftin yolculuğu ile başlamaktadır. Ray ve Joanne Monroe ufak kızları Peri ile birlikte seyahat ederken bir benzin istasyonunda mola verirler. Bu benzin istasyonunda mola verdikleri sırada kızları bir kaza geçirir. Peri inşaat alanının kenarında dururken bir köpek gelir, Ray köpeği korkutmak için taş atsa da köpek Peri’nin üzerine giderek onu korkutur ve korkarak geri kaçan Peri inşaat çukuruna düşer

GOOD WİLL HUNTİNG(CAN DOSTUM)- ÖZGE CEYLAN

  GOOD WİLL HUNTİNG(CAN DOSTUM) Good Will Hunting  Türkçe ismi ile Can Dostum    Matt Damon  ve  Ben Affleck 'i n senaryosunu yazmış olduğu,   Robin Williams ’ın başrolünü oynadığı Oscar Ödülü almış bir filmdir.  Film de yer alan oyuncu Matt Damon ve Ben Affleck Hollywood Sinema dünyasında önemli bir noktaya gelmekle beraber Film ile En iyi Senaryo ödülünü almışlardır Bu ödül ile birlikte sinema yaşamının bir çok alanında yer almışlar ve performanslarını sergilemişlerdir. Geçmişten günümüze filmler ele alındığında psikoloji, eğitim gibi insan ve toplumu ele alan birbirinden farklı birçok alanda filmlerden yararlanmaktadır. Bu nedenle  psikoloji sahasında da kullanılmaktadır  Filmler baktığımız zaman bireyin yaşamını yansıtmak ile beraber kimi zaman kişilerin gerçek yaşam öyküsünden yararlanılarak oluşturulmaktadır.   Filmler alanda fazlasıyla kullanılmaya başlamaktadır şöyle ki sinema terapisi terapi içerisinde yardımcı bir araç olarak kullanılmaktadır. Aynı zamanda filmlerin insan

SIGMUND FREUD VE AŞKIN PSİKOLOJİSİ-ROJDA ÇELİK

SIGMUND FREUD VE AŞKIN PSİKOLOJİSİ Aşk şairlerin uydurmasıdır, demiştir Ursula K. Le Guin Malafrena adlı romanında. Peki, şairlerin anlam yüklemeleri sonucu mu aşk insan hayatında bu kadar değerli olmuştur, yoksa aşkın insan hayatında bu kadar değerli olması mı şairleri yazmaya yöneltmiştir. Bu soruların cevabını bilmemekle beraber gelin Freud’un “Aşkın Psikolojisi” kitabını inceleyerek bu konuya ışık tutmaya çalışalım. Freud denince hemen hemen herkesin aklına cinsellik gelir. Çünkü psikoloji ile ilişkili çoğu kavramı cinsellik temelinde açıklamıştır. Aşk kavramı da bunlara dâhildir.  Freud’un yaşadığı dönemde cinsellik, toplumun ahlaki değerlerinden dolayı baskıya maruz kalıyordu. Evlenmeden yaşanan cinsel birliktelikler hoş karşılanmıyor ve ayıplanıyordu. Cinsellikten açıkça söz etmek bile mümkün değildi. Bu durumun getirdiği cinsel eğitim yetersizliği hem erkek hem de kadının yaşantısında zorluklara neden oluyordu. Günümüzde de bu durumun geçerliliğini koruduğunu biliyoruz. Özellik

YUNAN MİTOLOJİSİNDE KADIN- Ezgi KAYA

YUNAN MİTOLOJİSİNDE KADIN Yunan Mitolojisi’nde sık sık karşımıza kadınlar, tanrıçalar çıkar. Hatta bu kadınlar güç savaşçılık ve sembolleri ile bazen erkekleri bile saf dışı bırakabilirler. Örneğin savaşçı, güçlü kimliği ile tanınan Zeyna çok güçlü bir karakter ve mükemmel bir savaş zekâsına sahiptir. Anlatılanlara göre Zeyna o kadar güçlü bir Tanrıçadır ki Tanrıların bile zapt edemediği atlara biner, onlarla uzak diyarlarda savaşır. Baş Tanrı Zeus ve yine güçlü bir karakter olan hikmet tanrıçası, Zeus’un ilk karısı Metis’in kızı olan Athena zekâ ve strateji tanrıçası olarak bilinir. Aynı zamanda Athena sanat ve ilham tanrıçası olarak da bilinir.  Yunan Mitolojisi efsanelerinde de kadın ve kadının mucizeleri sık sık anlatılır. Örneğin Athena’nın Zeus’un kafasının içinden çıktığı ve bu yüzden de Baş Tanrının bütün özelliklerini aldığından bahsedilir. Zeus’un kafası yarılır ve ortaya dans eden, güzelliği ile insanlara ilham veren tanrıça Athena ortaya çıkar ve bütün ölümsüzle