Ana içeriğe atla

STANFORD HAPİSHANE DENEYİ-MUHAMMED ALİ GOZEL

STANFORD HAPİSHANE DENEYİ


Zimbardo Deneyi, diğer bir adıyla Stanford Hapishane Deneyi; psikoloji dünyasının en çok ses getiren, aynı zamanda en acımasız deneylerinden biri. Sosyal Psikolog Philip Zimbardo, insanların şiddete başvurma eğilimlerini ve ''iyi'' olarak nitelendirdiğimiz insanların nasıl ''şeytana'' dönüştüğünü merak edince unu araştırmak adına 1971 yılında Stanford Üniversitesinin laboratuvarına sahte bir hapishane kurmuş ve deney için hazırlıklara başlamış. 2 hafta sürecek bu deney için öncelikle 24 erkek denek bulundu. Deneklere bir hapishane deneyi olacağından bahsedildi ve bir miktar ücret verildi. Fakat bu deneyin iki ucu vardı: Gardiyanlar ve mahkumlar. Deneklerin bir kısmı gardiyan bir kısmı mahkum olarak ayrıldı.

Zimbardo bu deneyin öylesine gerçeği yansıtmasını istiyordu ki işler gerçek hapishanede nasıl işliyorsa, sahte hapishanede de öyle işliyordu. Hatta mahkum rolündekiler gerçekten bir suç işlemiş gibi polisler tarafından yakalanıp hapishaneye getiriliyor ve mahkum kıyafetleri giydiriliyordu. Hatta mahkumların bileklerine pranga vurulmuştu. Gardiyanların ise ellerine coplar verilmişti ve göz teması kurmamaları adına aynalı birer gözlük de takmaları söylenmişti.

Zimbardo'nun yüklediği sorumluluklar şöyleydi:

-Mahkumlar, gardiyanların emirlerini dinlemek zorundalar.

-Gardiyanlar, söz dinletmek adına sert ve baskıcı bir tavır takınabilirler. Ancak asla şiddete başvuramazlar.

Deneyin daha ikinci gününde sesler yükselmeye başladı. Mahkumlar gardiyanların emirlerine uymayı reddettiler ve isyan çıkardılar. Gardiyanlar ise bu isyanı bastırmak için sert baskılara ve şiddete başvurdular. Öyle ki mahkumlar ve gardiyanlar kendilerini rollerine inanılmaz derecede kaptırmıştı ve birkaç günün sonunda birçok denek eski kimliklerini unutup sadece mahkum ve gardiyan rollerini benimsedi. Mahkumlar daha itaatkar ve korkak, gardiyanlar ise çok daha gaddar olmuşlardı.

2 hafta sürmesi planlanan bu deney, altıncı günde sona erdi. Çünkü işler kontrol edilemez bir hal almıştı. Deneyi bu denli acımasız yapan önemli bir detay ise, Zimbardo'nun kural dışı davranışlara ve acımasızca gösterilen şiddete seyirci kalmasıydı. Zimbardo, gardiyanların mahkumlar üzerinde baskı kurmasına izin vermişti fakat şiddete izin vermemişti. Henüz deneyin ikinci gününde başlayan bu zorbalığa ve şiddete 6 gün boyunca seyirci kaldı ve hiçbir müdahalede bulunmadı. Zimbardo, kendinin bir psikolog olduğunu unutup hapishane müdürü rolüne kaptırdığını dışarıdan gelen uyarılar sonucu fark edip, 14 gün sürmesi planlanan deneyi 6. gününde sona erdirdi.

Her ne kadar kötü olaylar yaşanmış olsa da Sosyal Psikolog Philip Zimbardo'nun yapmış olduğu bu hapishane deneyi bize önemli gerçekleri gösterdi. Hapishane müdürü rolündeki Zimbardo dahil olmak üzere tüm gardiyanlar ve mahkumlar çok kısa bir sürede rollerini benimsediler ve eski kimliklerini unuttular. Bu da demek oluyor k, uygun ortamlar sağlandığında herkes her şeyi yapabilir. Günün 24 saati uygulanan psikolojik baskı 2 günde kendini gösterdi, 6 günde kontrol edilemez bir hal aldı. Buradan yola çıkarak ''toplumun bizim üzerimize biçtiği rolleri ne kadar üzerimize giyiyoruz ve benimsiyoruz hatta rolden çıkamaz hale geliyoruz''u sorgulayabiliriz.


TEŞEKKÜRLER.
Muhammed Ali GOZEL

KAYNAKÇA

https://hangiuniversitehangibolum.com/makale/psikoloji-dunyasinin-akilalmaz-deneyi--zimbardo-deneyi-1557060094
https://evrimagaci.org/stanford-hapishane-deneyi-guc-insanlarin-gozunu-nasil-donduruyor-944

Yaşın, F., Başbuğ, S. (2016). Prof. Dr. Philip ZİMBARDO ile Kötülük Psikolojisi Üzerine.
Nesne Psikolojisi Dergisi (NPD) 7(4), 132-140.



Yorumlar

POPÜLER YAZILAR

GERÇEKLE HAYALİN BİRBİRİNE GİRDİĞİ BİR FİLM: FRACTURED- DORUKHAN SAĞLAM

  GERÇEKLE HAYALİN BİRBİRİNE GİRDİĞİ BİR FİLM:  FRACTURED Beynimize ne kadar güvenebiliriz? Biz mi beynimizi yönetiriz yoksa o mu bizi yönetir? Zihnimiz gerçekleri bile saptırabilecek kadar güçlü müdür?  Fractured filmi boyunca işte tam da bu soruları soracaksınız kendinize. Zaman zaman ne olduğu konusunda karmaşaya düşebilir, ne olduğunu tam anlamlandıramayabilirsiniz. Kimi zaman ise tam her şeyin açıklandığını düşündüğünüzde bir sonraki sahne tüm fikirlerinizi altüst edebilir. Gizem, gerilim ve psikoloji konulu filmler ilginizi çekiyorsa bu film tam da size göre olacaktır. Film, evli bir çiftin yolculuğu ile başlamaktadır. Ray ve Joanne Monroe ufak kızları Peri ile birlikte seyahat ederken bir benzin istasyonunda mola verirler. Bu benzin istasyonunda mola verdikleri sırada kızları bir kaza geçirir. Peri inşaat alanının kenarında dururken bir köpek gelir, Ray köpeği korkutmak için taş atsa da köpek Peri’nin üzerine giderek onu korkutur ve korkarak geri kaçan Peri inşaat çukuruna düşer

GOOD WİLL HUNTİNG(CAN DOSTUM)- ÖZGE CEYLAN

  GOOD WİLL HUNTİNG(CAN DOSTUM) Good Will Hunting  Türkçe ismi ile Can Dostum    Matt Damon  ve  Ben Affleck 'i n senaryosunu yazmış olduğu,   Robin Williams ’ın başrolünü oynadığı Oscar Ödülü almış bir filmdir.  Film de yer alan oyuncu Matt Damon ve Ben Affleck Hollywood Sinema dünyasında önemli bir noktaya gelmekle beraber Film ile En iyi Senaryo ödülünü almışlardır Bu ödül ile birlikte sinema yaşamının bir çok alanında yer almışlar ve performanslarını sergilemişlerdir. Geçmişten günümüze filmler ele alındığında psikoloji, eğitim gibi insan ve toplumu ele alan birbirinden farklı birçok alanda filmlerden yararlanmaktadır. Bu nedenle  psikoloji sahasında da kullanılmaktadır  Filmler baktığımız zaman bireyin yaşamını yansıtmak ile beraber kimi zaman kişilerin gerçek yaşam öyküsünden yararlanılarak oluşturulmaktadır.   Filmler alanda fazlasıyla kullanılmaya başlamaktadır şöyle ki sinema terapisi terapi içerisinde yardımcı bir araç olarak kullanılmaktadır. Aynı zamanda filmlerin insan

SIGMUND FREUD VE AŞKIN PSİKOLOJİSİ-ROJDA ÇELİK

SIGMUND FREUD VE AŞKIN PSİKOLOJİSİ Aşk şairlerin uydurmasıdır, demiştir Ursula K. Le Guin Malafrena adlı romanında. Peki, şairlerin anlam yüklemeleri sonucu mu aşk insan hayatında bu kadar değerli olmuştur, yoksa aşkın insan hayatında bu kadar değerli olması mı şairleri yazmaya yöneltmiştir. Bu soruların cevabını bilmemekle beraber gelin Freud’un “Aşkın Psikolojisi” kitabını inceleyerek bu konuya ışık tutmaya çalışalım. Freud denince hemen hemen herkesin aklına cinsellik gelir. Çünkü psikoloji ile ilişkili çoğu kavramı cinsellik temelinde açıklamıştır. Aşk kavramı da bunlara dâhildir.  Freud’un yaşadığı dönemde cinsellik, toplumun ahlaki değerlerinden dolayı baskıya maruz kalıyordu. Evlenmeden yaşanan cinsel birliktelikler hoş karşılanmıyor ve ayıplanıyordu. Cinsellikten açıkça söz etmek bile mümkün değildi. Bu durumun getirdiği cinsel eğitim yetersizliği hem erkek hem de kadının yaşantısında zorluklara neden oluyordu. Günümüzde de bu durumun geçerliliğini koruduğunu biliyoruz. Özellik

YUNAN MİTOLOJİSİNDE KADIN- Ezgi KAYA

YUNAN MİTOLOJİSİNDE KADIN Yunan Mitolojisi’nde sık sık karşımıza kadınlar, tanrıçalar çıkar. Hatta bu kadınlar güç savaşçılık ve sembolleri ile bazen erkekleri bile saf dışı bırakabilirler. Örneğin savaşçı, güçlü kimliği ile tanınan Zeyna çok güçlü bir karakter ve mükemmel bir savaş zekâsına sahiptir. Anlatılanlara göre Zeyna o kadar güçlü bir Tanrıçadır ki Tanrıların bile zapt edemediği atlara biner, onlarla uzak diyarlarda savaşır. Baş Tanrı Zeus ve yine güçlü bir karakter olan hikmet tanrıçası, Zeus’un ilk karısı Metis’in kızı olan Athena zekâ ve strateji tanrıçası olarak bilinir. Aynı zamanda Athena sanat ve ilham tanrıçası olarak da bilinir.  Yunan Mitolojisi efsanelerinde de kadın ve kadının mucizeleri sık sık anlatılır. Örneğin Athena’nın Zeus’un kafasının içinden çıktığı ve bu yüzden de Baş Tanrının bütün özelliklerini aldığından bahsedilir. Zeus’un kafası yarılır ve ortaya dans eden, güzelliği ile insanlara ilham veren tanrıça Athena ortaya çıkar ve bütün ölümsüzle