Ana içeriğe atla

BİREYSELLİKTEN BİRLİKTELİĞE-SEMA GÜRBÜZ

BİREYSELLİKTEN BİRLİKTELİĞE


Bu ayki yazımda Sherif’in Oto kinetik Etki Deneyi’ni sizlerle paylaşmak istiyorum. Deney ismini görünce hafif bir ürperti duyduysanız korkmayın, yalnız değilsiniz. Başlamadan önce oto kinetik ne demek bunu açıklamak istiyorum. Oto kinetik etki, durağan, küçük bir ışık noktasının karanlık veya özellik barındırmayan bir arka planda hareket ediyor gibi göründüğü bir görsel algı fenomenidir. Bu etki muhtemelen hareket algısı bazı dayanak noktalarına göreli olarak gerçekleştiği için oluşmaktadır. Bu fenomeni Sherif, grup içinde olmanın bireylerin gerçeklik algılarını nasıl etkilediğine bakmak için kullanmıştır. Deney üç aşamadan oluşmaktadır:

İlk Aşama: Denekler tek tek zifiri karanlık bir odaya alınmışlar ve karşıdan deneklere doğru aynı noktadan bir ışık belirli aralıklarla tutulmuştur. Deneklere de bu ışığın ne kadar uzaklıktan ve hangi yönden (kuzey-güney-doğu-batı) geldiği sorulmuştur. Her denek bir yön ve değişik aralıklar belirtmiş, ama sonunda bir ortalama (6-8 cm) belirlenmiştir. Burada dikkat edilmesi gereken nokta; ışığın hiçbir türlü hareket ettirilmemesidir.

İkinci Aşama: Denekler bu sefer grup halinde karanlık odaya alınmışlardır. Yine aynı noktadan ve aynı mesafeden ışık belirli aralıklarla deneklere tutulmuş, bu sefer Muzaffer Sherif ışığın geldiği yönü ve uzaklığı deneklerin sırayla söylemesini istemiştir. İlk denek fikrini belirttikten sonra (9 cm) 20 santimetre diyen deneklerin bile fikri 9 santimetreye kaymıştır. Yani ilk denek fikrini belirttikten sonra ondan farklı düşüncelerde olan deneklerin düşüncesi bile ilk deneğe kaymıştır. Bunun sonucunda denekler arasında optik algı yanılgısına bağlı sosyal bir norm oluşmuştur.

Üçüncü Aşama: Bu sefer de denekler odaya ilk aşamadaki gibi tek tek alınmış, yine gözlerine ışık tutularak mesafe ve yönü sorulmuştur. Denekler bu sefer ise geliştirilen normun (9 cm güney) aynısını veyahut ona çok yakın bir mesafeyi söylemişlerdir.

Deneye katılan katılımcıları bir yıl sonra tekrardan deneye aldıklarında dahi grup normuna bağlı kaldıkları görülmüştür.

Ortada fiziksel bir belirsizlik varken (ışığın yanılsaması gibi) bireyler yalnız olduklarında kendi normlarını oluştururlar. Bir gruba dahil olduklarında ise kendi normlarından uzaklaşıp grup normunu benimsemeye başlarlar. Grup bilinci, insanların düşüncelerini şekillendirir. Bir yandan da gruba uyma davranışını görürüz. İnsanlar içinde bulundukları topluluğa göre hareket edip o toplulukla özdeşleşmek isterler. Biz olma bilinciyle hareket ederler.

Bu olgu sosyal varlık olan bizlerin hayatının her alanında sıklıkla karşılaştığımız bir fenomendir aslında. Hiç tanımadığınız bir ortamda olduğunuzu hayal edin. Size bilmediğiniz bir bilgi sorulduğunda içinizden bir cevap hazırlarsınız muhtemelen. Toplulukta ise sizin cevabınız değil herkes tarafından onaylanmış cevap hakim ise siz de o onaylanmış cevaba göre hareket edersiniz. Bir başka örnek ise şöyle olabilir; savaşlarda insanlar bireysel yargı ile kimseyi vuramaz, dini ona “öldürmeyeceksin” demektedir ama toplu bir şekilde hareket ettiği zaman, Komutanın ‘Vur’ emri ile toplu bir şekilde yaptığı ve uyum gösterdiği için gönül rahatlığı ile başkalarını öldürebiliyor.

Neden uyma davranışı gösteriyoruz sorusuna ise pek çok yanıt verilmiştir. Bilişsel etki (doğru olma isteği), grubun doğruluğuna olan güveni arttıran her şey uymanın derecesini de arttırır. Normatif etki, grup tarafından onaylanma, sevilme ve iyi davranılma isteği. Grup Büyüklüğü, grup içinde olan kişilerin sayısı arttıkça uyma davranışlarımız da artıyor. Grup sargınlığı, grup değerlerine ne kadar bağlıysak, ne kadar seviyorsak o grupla özdeşleşmemiz de o kadar kolay olacaktır. Bir başka açıdan ise dışlanma korkusudur. Davranışlarımızı, düşüncelerimizi, tutumlarımız insanlar tarafından etkilenir. Farklı olmak güzeldir lakin farklılığımız yüzünden dışlanmak felakettir.



İlgililere; Milgram’ın İtaat Deneyi, Asch’in Kabul Etme Deneylerine göz atabilirsiniz.



TEŞEKKÜRLER.
Sema GÜRBÜZ

Yorumlar

POPÜLER YAZILAR

GERÇEKLE HAYALİN BİRBİRİNE GİRDİĞİ BİR FİLM: FRACTURED- DORUKHAN SAĞLAM

  GERÇEKLE HAYALİN BİRBİRİNE GİRDİĞİ BİR FİLM:  FRACTURED Beynimize ne kadar güvenebiliriz? Biz mi beynimizi yönetiriz yoksa o mu bizi yönetir? Zihnimiz gerçekleri bile saptırabilecek kadar güçlü müdür?  Fractured filmi boyunca işte tam da bu soruları soracaksınız kendinize. Zaman zaman ne olduğu konusunda karmaşaya düşebilir, ne olduğunu tam anlamlandıramayabilirsiniz. Kimi zaman ise tam her şeyin açıklandığını düşündüğünüzde bir sonraki sahne tüm fikirlerinizi altüst edebilir. Gizem, gerilim ve psikoloji konulu filmler ilginizi çekiyorsa bu film tam da size göre olacaktır. Film, evli bir çiftin yolculuğu ile başlamaktadır. Ray ve Joanne Monroe ufak kızları Peri ile birlikte seyahat ederken bir benzin istasyonunda mola verirler. Bu benzin istasyonunda mola verdikleri sırada kızları bir kaza geçirir. Peri inşaat alanının kenarında dururken bir köpek gelir, Ray köpeği korkutmak için taş atsa da köpek Peri’nin üzerine giderek onu korkutur ve korkarak geri kaçan Peri inşaat çukuruna düşer

GOOD WİLL HUNTİNG(CAN DOSTUM)- ÖZGE CEYLAN

  GOOD WİLL HUNTİNG(CAN DOSTUM) Good Will Hunting  Türkçe ismi ile Can Dostum    Matt Damon  ve  Ben Affleck 'i n senaryosunu yazmış olduğu,   Robin Williams ’ın başrolünü oynadığı Oscar Ödülü almış bir filmdir.  Film de yer alan oyuncu Matt Damon ve Ben Affleck Hollywood Sinema dünyasında önemli bir noktaya gelmekle beraber Film ile En iyi Senaryo ödülünü almışlardır Bu ödül ile birlikte sinema yaşamının bir çok alanında yer almışlar ve performanslarını sergilemişlerdir. Geçmişten günümüze filmler ele alındığında psikoloji, eğitim gibi insan ve toplumu ele alan birbirinden farklı birçok alanda filmlerden yararlanmaktadır. Bu nedenle  psikoloji sahasında da kullanılmaktadır  Filmler baktığımız zaman bireyin yaşamını yansıtmak ile beraber kimi zaman kişilerin gerçek yaşam öyküsünden yararlanılarak oluşturulmaktadır.   Filmler alanda fazlasıyla kullanılmaya başlamaktadır şöyle ki sinema terapisi terapi içerisinde yardımcı bir araç olarak kullanılmaktadır. Aynı zamanda filmlerin insan

YUNAN MİTOLOJİSİNDE KADIN- Ezgi KAYA

YUNAN MİTOLOJİSİNDE KADIN Yunan Mitolojisi’nde sık sık karşımıza kadınlar, tanrıçalar çıkar. Hatta bu kadınlar güç savaşçılık ve sembolleri ile bazen erkekleri bile saf dışı bırakabilirler. Örneğin savaşçı, güçlü kimliği ile tanınan Zeyna çok güçlü bir karakter ve mükemmel bir savaş zekâsına sahiptir. Anlatılanlara göre Zeyna o kadar güçlü bir Tanrıçadır ki Tanrıların bile zapt edemediği atlara biner, onlarla uzak diyarlarda savaşır. Baş Tanrı Zeus ve yine güçlü bir karakter olan hikmet tanrıçası, Zeus’un ilk karısı Metis’in kızı olan Athena zekâ ve strateji tanrıçası olarak bilinir. Aynı zamanda Athena sanat ve ilham tanrıçası olarak da bilinir.  Yunan Mitolojisi efsanelerinde de kadın ve kadının mucizeleri sık sık anlatılır. Örneğin Athena’nın Zeus’un kafasının içinden çıktığı ve bu yüzden de Baş Tanrının bütün özelliklerini aldığından bahsedilir. Zeus’un kafası yarılır ve ortaya dans eden, güzelliği ile insanlara ilham veren tanrıça Athena ortaya çıkar ve bütün ölümsüzle

SIGMUND FREUD VE AŞKIN PSİKOLOJİSİ-ROJDA ÇELİK

SIGMUND FREUD VE AŞKIN PSİKOLOJİSİ Aşk şairlerin uydurmasıdır, demiştir Ursula K. Le Guin Malafrena adlı romanında. Peki, şairlerin anlam yüklemeleri sonucu mu aşk insan hayatında bu kadar değerli olmuştur, yoksa aşkın insan hayatında bu kadar değerli olması mı şairleri yazmaya yöneltmiştir. Bu soruların cevabını bilmemekle beraber gelin Freud’un “Aşkın Psikolojisi” kitabını inceleyerek bu konuya ışık tutmaya çalışalım. Freud denince hemen hemen herkesin aklına cinsellik gelir. Çünkü psikoloji ile ilişkili çoğu kavramı cinsellik temelinde açıklamıştır. Aşk kavramı da bunlara dâhildir.  Freud’un yaşadığı dönemde cinsellik, toplumun ahlaki değerlerinden dolayı baskıya maruz kalıyordu. Evlenmeden yaşanan cinsel birliktelikler hoş karşılanmıyor ve ayıplanıyordu. Cinsellikten açıkça söz etmek bile mümkün değildi. Bu durumun getirdiği cinsel eğitim yetersizliği hem erkek hem de kadının yaşantısında zorluklara neden oluyordu. Günümüzde de bu durumun geçerliliğini koruduğunu biliyoruz. Özellik