Ana içeriğe atla

KANSER HASTALARINDA BİLİŞSEL DAVRANIŞÇI TERAPİ- ELİF NUR GÜRCAN




KANSER HASTALARINDA BİLİŞSEL DAVRANIŞÇI TERAPİ


Kanser, maalesef ki günümüzde de sıkça karşılaştığımız bir kronik rahatsızlıktır. Kanser teşhisi konulan hastalar, öğrendikleri ilk süreçte inkar etme yoluna başvurabilmekle birlikte, kızgınlık, isyankarlık ve kaygılanma süreci içine girebilirler. Tüm bu yaşadıkları ve daha sonrasında yaşayacakları sıkıntılı süreç dolayısıyla psikolojik destek almaları, hastalıkla başa çıkma yönünde onlara yardım sağlayacaktır. Kanser hastalarına yönelik psikolojik müdahaleler başta bilişsel davranışçı terapi (BDT) ve grup bilişsel davranışçı terapinin (Grup BDT) yanı sıra psikoeğitim, destekleyici tedavi, problem çözme ve sosyal beceri eğitimi, farkındalık temelli yaklaşımlar gibi farklı tedavi türlerini içerir (10-12). Tedavi yöntemleri, kanser hastaları üzerinde daha çok depresyon ve anksiyete üzerine yardım edilecek şekilde tasarlanmıştır. Çok sayıda psikoterapi yönteminin içerisinde BDT’nin kanser hastalarında yaşam kalitesinin yükseltilmesi, sıkıntının azalmasında, psikolojik ve fiziksel belirtileri hafifletmekte en etkili tedavi yöntemlerinden birisi olduğu yapılan birçok çalışmada belirtilmiştir (Soylu, 2014, s.258). BDT, genellikle otomatik düşünceleri saptama, günlük tutma, gevşeme ve başa çıkma, beceri eğitimini ve bilişsel yeniden yapılanmayı içerir (Soylu, 2014, s.266) Bilişsel davranışçı terapi, kanser hastalarının sahip olduğu düşünceleri tanımlamaya ve yeniden anlamlandırmaya çalışır. BDT’nin uygulayacağı yöntem, kanserin türüne ve hastanın içinde bulunduğu psikolojik duruma göre değişkenlik gösterebilir. BDT, bireysel ve grup terapisi şeklinde uygulanabilir, grup terapisi uygulanırken daha çok genelden gidilirken (stresle başa çıkma, rahatlamaya çalışma, vs.) bireysel terapide hastanın sahip olduğu psikolojik problemler üzerine yoğunlaşır. Bireysel terapide terapistler, psikolojik eğitim yoluyla hasta ile iyi bir ilişki kurar ve hastalar hakkında bir fikir, bakış açısı geliştirir (Soylu, 2014, s.260). Daha sonraki aşamalarda ise hastanın sahip olduğu düşünceleri olumlu yönde yeniden şekillendirmeye ve bunları güçlendirmeye yönelik bir yol izler. BDT, hastanın kanseri bilişsel olarak nasıl anladığına ve nasıl başa çıkmaya çalışacağına yoğunlaşır. BDT’nin davranışsal yönü hayattan alınan tadı ve memnuniyeti artırmak amacıyla gerçekçi hedefler belirleme ve günlük aktiviteleri planlamaya odaklanmıştır (Lovejoy ve Matteis, 1997, s.139-144). Grup terapilerinde ise, grubun içinde sosyal destek her hasta için oldukça değerlidir. Hastalığı bir grupla paylaşmak ve aynı yoldan geçmek hastaya bir destek niteliğinde olabilir. Ayrıca grup terapileri, genellikle bireysel terapiden daha uygun fiyatlı da olabilir. Grup terapileri genellikle oturumlar halinde yapılır, her bir oturumda hastaların farklı bir alandaki yaşadığı sıkıntılardan bahsedilebilir. Grup terapisinin de hastalar üzerinde olumlu etkileri yapılan araştırmalarda görülmüştür. Günümüzde birçok insana kanser teşhisi konulurken, bu hastalıkla başa çıkabilmek için fiziksel tedavi görmesinin yanı sıra psikolojik destek de alması, yaşadığı süreçleri kolaylaştırmasa da, üstesinden gelmesinde bir yardımı dokunabilir.


KAYNAKÇA
Lovejoy NC, Matteis M. (1997). Cognitive-behavioral interventions to manage depression in patients with cancer: research and theoretical initiatives. Cancer Nurs, 20, 155–167.
Soylu, C. (2014). Kanser Hastalarında Bilişsel Davranışçı Terapi. Psikiyatride Güncel Yaklaşımlar, 6(3), 257-270.

Yorumlar

POPÜLER YAZILAR

GERÇEKLE HAYALİN BİRBİRİNE GİRDİĞİ BİR FİLM: FRACTURED- DORUKHAN SAĞLAM

  GERÇEKLE HAYALİN BİRBİRİNE GİRDİĞİ BİR FİLM:  FRACTURED Beynimize ne kadar güvenebiliriz? Biz mi beynimizi yönetiriz yoksa o mu bizi yönetir? Zihnimiz gerçekleri bile saptırabilecek kadar güçlü müdür?  Fractured filmi boyunca işte tam da bu soruları soracaksınız kendinize. Zaman zaman ne olduğu konusunda karmaşaya düşebilir, ne olduğunu tam anlamlandıramayabilirsiniz. Kimi zaman ise tam her şeyin açıklandığını düşündüğünüzde bir sonraki sahne tüm fikirlerinizi altüst edebilir. Gizem, gerilim ve psikoloji konulu filmler ilginizi çekiyorsa bu film tam da size göre olacaktır. Film, evli bir çiftin yolculuğu ile başlamaktadır. Ray ve Joanne Monroe ufak kızları Peri ile birlikte seyahat ederken bir benzin istasyonunda mola verirler. Bu benzin istasyonunda mola verdikleri sırada kızları bir kaza geçirir. Peri inşaat alanının kenarında dururken bir köpek gelir, Ray köpeği korkutmak için taş atsa da köpek Peri’nin üzerine giderek onu korkutur ve korkarak geri kaçan Peri inşaat çukuruna düşer

GOOD WİLL HUNTİNG(CAN DOSTUM)- ÖZGE CEYLAN

  GOOD WİLL HUNTİNG(CAN DOSTUM) Good Will Hunting  Türkçe ismi ile Can Dostum    Matt Damon  ve  Ben Affleck 'i n senaryosunu yazmış olduğu,   Robin Williams ’ın başrolünü oynadığı Oscar Ödülü almış bir filmdir.  Film de yer alan oyuncu Matt Damon ve Ben Affleck Hollywood Sinema dünyasında önemli bir noktaya gelmekle beraber Film ile En iyi Senaryo ödülünü almışlardır Bu ödül ile birlikte sinema yaşamının bir çok alanında yer almışlar ve performanslarını sergilemişlerdir. Geçmişten günümüze filmler ele alındığında psikoloji, eğitim gibi insan ve toplumu ele alan birbirinden farklı birçok alanda filmlerden yararlanmaktadır. Bu nedenle  psikoloji sahasında da kullanılmaktadır  Filmler baktığımız zaman bireyin yaşamını yansıtmak ile beraber kimi zaman kişilerin gerçek yaşam öyküsünden yararlanılarak oluşturulmaktadır.   Filmler alanda fazlasıyla kullanılmaya başlamaktadır şöyle ki sinema terapisi terapi içerisinde yardımcı bir araç olarak kullanılmaktadır. Aynı zamanda filmlerin insan

SIGMUND FREUD VE AŞKIN PSİKOLOJİSİ-ROJDA ÇELİK

SIGMUND FREUD VE AŞKIN PSİKOLOJİSİ Aşk şairlerin uydurmasıdır, demiştir Ursula K. Le Guin Malafrena adlı romanında. Peki, şairlerin anlam yüklemeleri sonucu mu aşk insan hayatında bu kadar değerli olmuştur, yoksa aşkın insan hayatında bu kadar değerli olması mı şairleri yazmaya yöneltmiştir. Bu soruların cevabını bilmemekle beraber gelin Freud’un “Aşkın Psikolojisi” kitabını inceleyerek bu konuya ışık tutmaya çalışalım. Freud denince hemen hemen herkesin aklına cinsellik gelir. Çünkü psikoloji ile ilişkili çoğu kavramı cinsellik temelinde açıklamıştır. Aşk kavramı da bunlara dâhildir.  Freud’un yaşadığı dönemde cinsellik, toplumun ahlaki değerlerinden dolayı baskıya maruz kalıyordu. Evlenmeden yaşanan cinsel birliktelikler hoş karşılanmıyor ve ayıplanıyordu. Cinsellikten açıkça söz etmek bile mümkün değildi. Bu durumun getirdiği cinsel eğitim yetersizliği hem erkek hem de kadının yaşantısında zorluklara neden oluyordu. Günümüzde de bu durumun geçerliliğini koruduğunu biliyoruz. Özellik

YUNAN MİTOLOJİSİNDE KADIN- Ezgi KAYA

YUNAN MİTOLOJİSİNDE KADIN Yunan Mitolojisi’nde sık sık karşımıza kadınlar, tanrıçalar çıkar. Hatta bu kadınlar güç savaşçılık ve sembolleri ile bazen erkekleri bile saf dışı bırakabilirler. Örneğin savaşçı, güçlü kimliği ile tanınan Zeyna çok güçlü bir karakter ve mükemmel bir savaş zekâsına sahiptir. Anlatılanlara göre Zeyna o kadar güçlü bir Tanrıçadır ki Tanrıların bile zapt edemediği atlara biner, onlarla uzak diyarlarda savaşır. Baş Tanrı Zeus ve yine güçlü bir karakter olan hikmet tanrıçası, Zeus’un ilk karısı Metis’in kızı olan Athena zekâ ve strateji tanrıçası olarak bilinir. Aynı zamanda Athena sanat ve ilham tanrıçası olarak da bilinir.  Yunan Mitolojisi efsanelerinde de kadın ve kadının mucizeleri sık sık anlatılır. Örneğin Athena’nın Zeus’un kafasının içinden çıktığı ve bu yüzden de Baş Tanrının bütün özelliklerini aldığından bahsedilir. Zeus’un kafası yarılır ve ortaya dans eden, güzelliği ile insanlara ilham veren tanrıça Athena ortaya çıkar ve bütün ölümsüzle