BİLİŞSEL FARKINDALIĞIN PSİKOPATOLOJİ VE TRAVMAYI ELE ALIŞ BİÇİMİ
Bilinçli farkındalık (mindfulness), bireyin kendi bedenine yönelik hem fiziksel hem zihinsel farkındalığının olmasıdır. Bu farkındalık dikkat ile kol kola ilerlemektedir. Bunun sonucu olarak birey kendini, çevresini bir bütün olarak kabul etmiş olur (akt: Haspolat, 2019). Başka bir ifade ediliş biçimi ile anı yaşamak olarak da anılmaktadır. Doç. Dr. Zümra Atalay, anı yaşamak hakkında ‘Mindfulness Nedir ?’ başlıklı konuşmasında; o anı yaşarken tüm gerçeklikleri ile kabul etmenin, yargılayıcı olmamanın bilinçli farkındalığın en temel taşlarından biri olduğunu aktarıyor.Bu farkındalığın bireylere, özellikle olumsuz duygusal uyaranlarla baş etme konusunda beceriler kazandırdığı gözlemlenmiş ve olumsuz duygu durum, stres, depresyon, anksiyete gibi kişilerin yıpranmış hissedebildiği durumlara karşı psiko eğitimler geliştirilmiştir (akt: Haspolat, 2019).
Ancak Baer (2007)‘e göre bilinçli farkındalık bireylerin beklenmedik durumlara karşı hissettiği olumsuz duygu durumları düzenleme açısından faydalı olsa da psikopatoloji de olumsuz etkileri bulunmaktadır. Günümüzde ise üçüncü dalga terapiler arasında yer alan ACT (Kabul ve Kararlılık Terapisi) ile psikopatoloji üzerine de odaklanılıyor. ACT psikolojik esneklik üretebilmek için bireyin kabul ve farkındalığını ön plana çıkarır ve bunu yaparken de dili, bilişsel süreçleri ve bilişsel farkındalıktan yararlanır (Hayes, 2011). ACT’nin psikopatolojiye odaklanması önemlidir çünkü ACT, bilişsel farkındalık (mindfulness) müdahalelerini içeren bir terapidir. Bu da bizlere Baer’in daha önce ifade etmiş olduğu bilişsel farkındalığın psikopatolojiye olumsuz etkileri olduğu görüşünü günümüzden değerlendirme imkanı sunuyor.
ACT’nin psikopatolojiye yaklaşımı; semptomların ve bireyi yıpratan duygu, düşüncelerin arasındaki ilişkiye odaklanmasıdır (Harris 2006, akt: Ayar, 2018). Başka bir deyişle duygu ve düşünceye odaklanılır ve bu birincil hedef olarak belirlenir. Semptomların azalması ya da hafiflemesi ise ikincil planda kalan ve birincil plandaki duygu ve düşünceye odaklanmanın getirilerinden biri olarak görülür (Harris 2006, akt: Ayar, 2018). Burada psikolojik esneklik kavramı önemlidir. Duygu ve düşünceye odaklanırken bireyin psikolojik katılık hali mevcutsa bu durum üzerine da odaklanılır. Psikolojik katılık, bireyin davranış skalasının darlığını ifade eder. Ve ACT’ye göre bu genişledikçe birey duygu ve düşüncelerini ele alış ve pekiştirme sürecinde kendinde daha geniş bir olanak bulacaktır. Ayrıca ACT, psikolojik katılığın psikopatolojiye yol açtığı görüşündedir. Psikolojik esneklik modeli de bu yüzden çok önemlidir ve (Hayes, 2011) tarafından altıya ayrılmıştır. Bunlar ; kabul, feragat etme, öz, anda olmak, değerler ve kararlılıktır. Bu altı ilke ise terapide danışana dikkati geliştirici, dili ön plana çıkaran bazı teknikler( örn: metaforlar ) ile öğretilir (Hayes, 2011).
ACT’nin yapılan çalışmalar ile psikopatolojiye etkisine bakılacak olursa; elliden fazla vakada elde edilen sonuçlar ile OKB, madde kullanımı, depresyon, yeme bozukları gibi çeşitli patolojilerde yapılan çalışmalar diğer ampirik, farmakolojik ve terapi yöntemleri ile karşılaştırılmış ve başarılı sonuçlar elde edilmiştir (akt: Hayes, 2011).
Bilişsel farkındalık söz konusu olduğunda çalışmaların merak edildiği diğer bir alanda kuşkusuz travma. Farkında olmak, duyguları, düşünceleri algılamak ve anı yaşamak belki de bilişsel farkındalık hakkında en çok sözü edilen kavramlar. Travmaların da psikopatolojiler gibi işlevselliğe olan olumsuz etkileri düşünüldüğünde bilişsel farkındalığın bu alandaki çalışmaları da bilişsel farkındalık kavramını ve kendi içerisinde olmazsa olmaz olan terimlerini daha iyi anlamak açısından önemli.
İlk olarak travmalar, kısaca kişilerin fiziksel, duygusal, davranışsal düzenini bozan olaylardır (Herman 2016, akt: Haspolat, 2019). Kişiler bu olaylar sonucu duygusal olarak yıpranmış hissedebilir, bu durum da davranışlarını ve genel olarak işlevselliklerini olumsuz etkileyebilir. Travmalar sonrası bireylerde bazı davranışlardan, kendisi için olumsuz olduğunu düşündüğü bazı içsel deneyimlerden kaçınma görülmektedir (Thompson ve Waltz, 2010, akt: Haspolat, 2019).
Bilişsel farkındalıkta ise bireylerin yaşadıkları deneyimleri olduğu gibi kabul etmesi, duygusal olarak yaşadıkları deneyimlerin farkında olması ve bunu algılaması desteklenmektedir. Ancak travmalar kişilerde derin etkiler bırakabilmektedir ve kişi bu deneyimin farkında olmaya hazır da olmayabilir. İşte bilişsel farkındalığın travmaya yaklaşımı da bu noktada önemli olmaktadır. Çünkü bilişsel farkındalığa göre önemli olan bireylere bu deneyimlerin farkında olmaları yolundaki esnekliği kazandırabilmektir. Bu da ACT’de bahsettiğimiz psikolojik esnekliğin kazandırılması ile ilişkilidir. Böylece bireylerin zamanla yaşadıkları travmatik deneyimden kaçınma ihtimalleri daha az olacaktır (Haspolat, 2019). Zamanla ise bireyler, davranış örüntülerine travma ile daha iyi baş edecekleri, daha az kaçınacakları, daha az olumsuz hissedecekleri beceriler katmış olacaklardır. Tüm bu kazanımlara verilen ad ise yüksek düzeyde bilişsel farkındalıktır.
Travmaya yönelik yapılan ampirik çalışmalara bakacak olursak Nitzan-Assayag ve arkadaşlarının (2015) çalışması öne çıkıyor. Çalışma travmayı takip eden 6 ay içinde ilk otuz gün, üçüncü ay ve altınca ay olmak üzere üç aşamada yapılmış. Çalışmada hipotez bilişsel farkındalığın, bilişsel bastırma (kişinin travmanın duygusal, zihinsel etkilerini kontrol etme çabası) ve bilişsel kaynaşma ( travmanın yaratmış olduğu olumsuz duygu ve düşünceleri kabul etme) üzerinde azaltıcı etkisi olduğu yönündedir (akt: Haspolat, 2019). Sonuç olarak ise bilişsel farkındalığı yüksek bireylerin, bilişsel farkındalıkları düşük bireylere göre daha az kaçınma davranışları gösterdikleri ve travmatik deneyimde takılı kalmadıkları gözlemlenmiş.
Son olarak gerek psikopatoloji alanında yapılan çalışmalar gerekse travma alanında yapılan çalışmalar gösteriyor ki bilişsel farkındalık (mindfulness) gün geçtikte yapılan ampirik çalışmaların sıklaştığı önemli bir üçüncü dalga terapi yöntemlerinden biri. Bu alanda daha fazla çalışma yapıldıkça da sadece dikkat ile kazanılan farkındalığın değil aynı zamanda kendini kabul ediş ve anda olmanın öneminin de daha fazla altının çizileceği kuşkusuz bir gerçek.
Teşekkürler.
Kürşat KEŞAN
KAYNAK:
Ayar, E. (2018). Kabul ve Kararlılık Terapisi Nedir? “Acceptance and Commitment Therapy -ACT” Erişim adresi: http://emreayar.com/?p=189
Baer, R. A. (2007). Mindfulness, assessment, and transdiagnostic processes. Psychological Inquiry, 18(4), 238-242. doi.org/10.1080/10478400701598306
Haspolat, A. (2019). Travma Sonrası Stres Belirtileri Ve Travma Sonrası Büyüme: Temel İnançlardaki Değişim, Ruminasyonlar Ve Bilgece Farkındalığın Rolü. Yüksek Lisans Tezi. Ankara: Başkent Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü.
Hayes, S.C., Vilatte, M., Levin, M. (2011). Open, Aware, and Active: Contextual Approaches as an Emerging Trend in the Behavioral and Cognitive Therapies. Annu. Rev. Clin. Psychol. 2011.7:141– 68
Nitzan-Assayag, Y., Aderka, I. M. ve Bernstein, A. (2015). Dispositional mindfulness in trauma recovery: prospective relations and mediating mechanisms. Journal of Anxiety Disorders, 36, 25-32. doi.org/10.1016/j.janxdis.2015.07.008
Yorumlar
Yorum Gönder