Travma Sonrası Stres Bozukluğu
Travma Sonrası Stres Bozukluğu
Travmatik yaşantısı olan herkes TSSB geliştirmemektedir. TSBB’nin etiyolojisine göre çeşitli risk faktörleri bozukluğun ortaya çıkmasına neden olabilmektedir. Bu risk faktörleri; sosyal destek azlığı, travmatik olayın şiddeti ve süresi, aileden erken ayrılma olabilmektedir. Stres yatkınlık modeline göre, kişinin strese yatkınlık düzeyi yüksek ise travmatik olay düşük şiddette olsa dahi TSSB riski oluşturabilmektedir. Bununla beraber strese yatkınlık düzeyi düşük olanlarda yaşanan olay ne kadar şiddetliyse TSSB görülme olasılığı da o kadar artmaktadır. TSSB’ye getirilen psikoanalitik yönelimli bir başka etiyolojik açıklama ise travmatik olayın zihinde sürekli yaşandığını ve bu yüzden bu tarz düşüncelerin bilinçli bir şekilde zihinden uzaklaştırılıp ya da bastırıldığı söylenmektedir. TSSB geliştirenlerle geliştirmeyenler arasında bilinçdışı savunma mekanizmaları farklılık göstermektedir.
Ruhsal hastalıkların kodlanmasına, sınıflandırılmasına ve ruhsal hastalıklara tanı konmasına yardımcı olan DSM-5 Tanı Ölçütleri Başvuru Kitabı; TSSB için bir takım kriterler ortaya koymaktadır ve bunlardan bazıları arasında geriye dönüşler, kabuslar, olayı hatırlatan durumlara karşı aşırı hassasiyet gibi dissosiyatif belirtiler olabilirken; olayla ilgili uyaranlardan kaçınma, tepki düzeyinde azalma ve artmış uyarılma semptomları (ani irkilme, konsantrasyon güçlükleri gibi) da sayılabilmektedir.
TSBB tehdidi altında olan meslek grupları arasında en çok itfaiyeciler, acilde çalışan tıp mensupları, olay yeri inceleme ekipleri, travmaya yönelik müdahalede bulunan klinik psikologlar ve psikiyatristler sayılabilmektedir. Bozukluğun epidemiyolojisine baktığımızda ise travmatik olay yaşayanların %25’inde TSSB belirtileri görmek mümkün olabilmekle beraber; travmatik olaya bağlı olarak her yaşta başlayabilmektedir.
Travma sonrası stres bozukluğu için bilişsel-davranışçı, psikoanalitik yönelimli psikodinamik tedaviler ve biyolojik tedaviler görmek mümkündür. Bilişsel- davranışçı teknikler arasında olumsuz inançların eşlik ettiği uygun olmayan başa çıkma becerilerini değiştirmeye yönelik gevşeme, akılcı-duygusal terapiler uygulanmakla beraber dayanışma gruplarına katılım da özendirilmektedir. Psikoanalitik yönelimli tedavilerde de savunmalar incelenerek kişiye iç görü kazandırılması hedeflenmektedir. Tabi ki bu tedavilerin hepsinin yanında en önemli kriterlerden bir tanesinin sosyal destek olduğu unutulmamalıdır. Ayrıca bir psikologdan yardım alacak olan kişiler, psikoloğun yetkin ve gerekli eğitimleri almış olması gerektiğini göz ardı etmemelidir.
Teşekkürler.
Berda Tuğyan Barlak
Kaynakça
Amerikan Psikiyatri Birliği. (2014). DSM-5. Boylam Psikiyatri Enstitüsü.
Kring, A. M., Johnson, S. L., Davison, G., & Neale, J. (2017). Anormal Psikolojisi. Nobel.
Yorumlar
Yorum Gönder