Ana içeriğe atla

ŞİZOFRENİ GENETİK MİDİR?- ELİF COŞKUN



“ŞİZOFRENİ GENETİK MİDİR?”



Sizlerle tanışmamız biraz bilimsel ifadelerle dolu olacak. Şimdiden kusuruma bakmayın. Bir zamanlar ilgimi çeken bir sorudan bahsetmek istiyorum aslında. Ama başlangıç olarak şizofreninin kelime kökenine bakalım. Dilimize Fransızcada “schizophrène : kişilik bölünmesi hastalığına tutulmuş kişi” anlamındaki sözcükten gelmiştir. Fransızcaya ise Eski Yunancadan “sχízō σχίζω : bölmek" ve “phrēn φρήν : akıl" sözcüklerinin bileştirilmesinden doğmuştur. Tanımlama kriterlerinden bahsetmek gerekirse; DSM-5’te (Ruhsal Bozuklukların Tanısal ve Sayımsal ElKitabı, Beşinci Baskı) “Şizofreni Açılımı Kapsamında ve Psikozla Giden Diğer Bozukluklar” başlığı altında bulunmaktadır. Bu başlık altında incelenen bozukluklar şunlardır; Şizotürü (Şizotipal) Kişilik Bozukluğu, Sanrılı Bozukluk, Kısa Psikoz Bozukluğu, Şizofrenimsi (Şizofreniform) Bozukluk, Şizofreni, Şizoduygulanımsal (Şizoafektif) Bozukluk, Maddenin/İlacın Yol Açtığı Psikoz Bozukluğu, Başka Bir Sağlık Durumuna Bağlı Psikoz Bozukluğu, Katatoni; Başka Bir Ruhsal Bozukluğa Eşlik Eden Katatoni (Katatoni Belirleyicisi), Başka Bir Sağlık Durumuna Bağlı Katatoni Bozukluğu, Belirlenmemiş Katatoni, Tanımlanmış Diğer Bir Şizofreni Açılımı Kapsamında ve Psikozla Giden Diğer Bozukluk, Tanımlanmamış Şizofreni Açılımı Kapsamında ve Psikozla Giden Diğer Bozukluk. İncelemek isteyenler DSM-5’ten veya bilimsel makalelerden tanı ölçütlerine bakabilirler. Kabaca tanımladıktan sonra daha fazla uzatmadan araştırmada bulduğum şeyleri paylaşmak istiyorum. İlk makale göç ile ilgilidir. Kültür değişimi ve göçler insanlar için büyük problemlerdir. Bu sorunlardan dolayı şizofreni ortaya çıkabilir. Çünkü kültürlerarası asimilasyonun insanlar üzerinde çok yüksek bir etkiye sahiptir. Bu etkiler sosyal ayrımcılığa, ırkçılığa ve işsizliğe yol açmaktadır. Tüm bu etkiler şizofreni için çok önemlidir. Bu etkiler stres, depresyon ve anksiyete’ye neden olur. Bu nedenle, etkiler şizofreni için tetikleyicidir. Stres ve depresyon, çocukluk çağı travmalarında meydana geldiğinde şizofreni tetiklenir. Çünkü travmalar dopamin eksikliğine yol açmaktadır. Şizofreni olan Afrikalı - Karayiplilerin oranının ve nüfus yoğunluğunun Boydell ve meslektaşları tarafından aynı oranda arttığı görülmüştür. Bu bulgular sosyal dışlanma, ayrımcılık ve izolasyonun sonucudur. Londra Camberwell ve Ealing'de küçük bir çalışma yapılmıştır. Afrika - Karayipler grubundaki şizofreni semptomlarının riski, işsizlik ve 17 yaşından önce ebeveynlerden uzun süreli ayrılmadır. İkinci makale ise hamileliğin anne ve bebek üzerindeki etkileridir. Marshall J. Edwards'a göre, annenin hastalıkları hamilelik sırasında bebekleri etkilemektedir. Annenin hastalıkları bebeğin beyninin gelişmesine zarar vermektedir. Örneğin, doğum zamanına göre, bazen D vitamini eksikliği ortaya çıkabilir. Gunawardana, L., ve ark. (2011) ve Malaspina, D., vd. (2001) üç çevresel etki üzerinde durmuştur. İlk etki, annenin tükenen folik asit seviyeleri ve mikro besin takviyesi gibi faktörler şizofreni için gebeliğin ilk dönemlerindeki risk faktörleridir. İkinci etki, hipoksi, beslenme yetersizlikleri, annenin stres ve anksiyetesi gibi faktörler şizofreni için doğum öncesi risk faktörleridir. Üçüncü etki, hipoksi, düşük doğum ağırlığı ve doğum süresinin uzaması gibi faktörler ise şizofreni için Perinatal (gebeliğin son dönemlerini ve doğumun olduğu zamanı kapsayan dönem) risk faktörleridir. Grip enfeksiyonu, duygusal stres, yetersiz beslenme ve diğer problemler bebeğin beyninin gelişmesine zarar vermektedir. Bu hastalıklar doğum sonrası yaşamda şizofreniyi tetiklemektedir. Bir diğer makalede genlerin şizofreniye yol açtığı savunulur. Şizofreni geni, yaklaşık% 80 oranında genetik bir mirastır. Anormal genler beyin fonksiyon bozukluğuna yol açar ve duygularımızı kontrol eden beynin bir parçası olan limbik sistemdeki D2 (Dopamin-2) reseptörlerinin yoğunluğunu arttırır. Bunlar şizofreniye neden olur. Şizofreni ve bipolar bozukluk; beyin fonksiyon bozukluğu, dopamin düzensizliği ve D2 reseptörleri gibi aynı nedenlerden meydana gelmektedir. Başka bir argüman ise zararlı gen mutasyonlarından oluşmasıdır. Zararlı GRM1 (Glutamat Reseptör Metabotropik 1) gen mutasyonları, hipokampus, talamus, hipotalamus, amigdala, bazal ganglionlar, serebellum ve omuriliği etkiler. Zararlı GRM1'deki mutasyonların bir sonucu olarak, bipolar hastalığı, Asperger sendromu, anksiyete, epilepsi, depresyon ve şizofreni gibi psikotik hastalıklar ortaya çıkar. Bray NJ, Preece A, Williams NM ve diğerleri. "Örneğin, bu yöntem DTNBP1 genindeki varsayılan şizofreni riski haplotiplerinin (DNA dizgisine verilen isim), insan beynindeki DTNBP1 ekspresyonunu azalttığını, böylece bozuklukta birincil etiyolojik mekanizma olarak azaltılmış DTNBP1 ekspresyonunu ima ettiğini göstermek için kullanılmıştır." Şizofreni insan sinir sisteminde kronik ve karmaşık bir hastalıktır. Şizofreni, her şeyi etkileyen duygusal sistemden kaynaklanan

bir hastalıktır. Beyinde, dopamin, glutamat ve serotonin düzeyleri şizofreni için çok önemlidir. Çünkü, dopamin, glutamat ve serotonin dalgalanmaları beyindeki genleri değiştirir. Şizofrenide negatif ve pozitif belirtiler vardır. Şizofrenide negatif belirtiler glutamat (NMDA - reseptörleri) ve GABA - reseptörleridir. Şizofrenide pozitif semptomlar dopamin (D2 - reseptörleri) ve serotonindir (5HT2A - reseptörleri). Son makalede ise şizofreni için DNA’nın etkilerinden ve ikizlerin farklılıklarından söz etmektedir. Golubev, A.G. ve Kambarova, D.K., şizofreni hastalarının genlerini ve sağlıklı insanların genlerini karşılaştırır. Böylece insanların kromozomlarındaki bazı genler şizofreniyi hassaslaştırır. İkizlerde, monozigotik (tek yumurta) ikizlerin aynı DNA'sı vardır ve ikizlerden herhangi biri şizofreni ise, diğer ikizin şizofreni olması muhtemeldir. Ancak; dizigotik (çift yumurta) ikizlerden biri şizofreni ise, diğer ikizin şizofreni olma olasılığı daha düşüktür. Çalışmalarda, bulunan şizofreni duyarlılık genleri; 22q12 – q13, 8p22 – p21, 6p22 – p24, 13q14q 32, 5q33, 6q21 – q22, 1q32 – q42 ve 1q21 – q22’dir. Şizofreni ikiz çalışmaları, monozigotik (tek yumurta) ikizlerin yaklaşık %50'sinde, dizigotik (çift yumurta) ikizlerinin yaklaşık %17’sinde şizofreni riski vardır. Şizofreni yaklaşık %80 oranında kalıtsaldır. Sonuçta toparlayacak olursak; klinik araştırmalar şizofreninin tek bir hastalık olmadığını göstermektedir. Çünkü; şizofreni, GRM1 ve D2-reseptör gibi birçok gen mutasyonundan oluşur. Örneğin; şizofreni genleriyle aşağıdaki gibi hastalıklar ortaya çıkabilir; Parkinson hastalığı, Wernicke ensefalopati, Huntington hastalığı, Şizoduygulanımsal bozukluk, Bipolar bozukluk, Alzheimer, Kanser, Diyabet, Kardiyovasküler hastalıklar, Asperger sendromu ve Epilepsi’dir. Bu hastalığın ortaya çıkması için tetikleyici faktörler olmalıdır. Çünkü; yapılan ikiz çalışmalarında, kardeşler (Tek veya Çift yumurta ikizleri) %100 benzerlik göstermez. Bu faktörler kromozomal mutasyon ve şizofreni ortaya çıkarır. Bu olay şizofreninin genetik olduğunu kanıtlıyor.
Teşekkürler.
Elif COŞKUN
KAYNAKÇA

1. Angelicheva, D., Ayoub, M. A., Cavanaugh, J. A., Chandler, D., Jablensky, A., Kalaydjieva, L., Morar, B., Pfleger, K. D. G., Vile, D., & Visscher, P. M. (2012). Deleterious GRM1 Mutations in Schizophrenia. PLoS ONE. 7 (3): e32849.
2. Amerikan Psikiyatri Birliği, Ruhsal Bozuklukların Tanısal ve Sayımsal ElKitabı, Beşinci Baskı (DSM-5), Tanı Ölçütleri Başvuru Elkitabı’ndan, çev. Köroğlu E, Hekimler Yayın Birliği, Ankara, 2014.
3. Bergen, S.E. ( 2014 ). Genetic Modifiers and Subtypes in Schizophrenia. Curr Behav Neurosci Rep. 1: 197–205.
4. Bertolino, A., Blasi, G. (2009). The Genetic of Schizophrenia. Neuroscience. 164 : 288-299.
5. Bray, N.J. (2008). Gene Expression in the Etiology of Schizophrenia. Schizophrenia Bulletin. 34 (3): 412–418.
6. Bray, NJ., Preece, A., Williams, NM., et al. (2005). Haplotypes at the dystrobrevin binding protein 1 (DTNBP1) gene locus mediate risk for schizophrenia through reduced DTNBP1 expression. Hum Mol. Genet. 14 : 1947–1954.
7. Charap, J., Greig, A., Malaspina, D., Opler, M., Polito, S., & Stein, V. (2013). Environmental Risk Factors and Schizophrenia. International Journal of Mental Health. 42: 23-32.
8. Edward, M. J. (2007). Hyperthermia in Utero Due To Maternal Influenza Is An Environmental Risk Factor For Schizophrenia. Congenital Anomalies. 47: 84-89.
9. Fearon, P., & Morgan, C. (2006). Environmental Factors in Schizophrenia: The Role of Migrant Studies. Schizophrenia Bulletin. 32: 405-408.
10. Fisher, H., & Morgan, C. (2007). Environmental Factors in Schizophrenia: Childhood Trauma-A Critical Review. Schizophrenia Bulletin. 33: 3–10.
11. Golubev, A. G., & Kambarova, D. K. (2010). Biochemical and Genetic Aspects of Pathogenesis of Schizophrenia. Journal of Biochemistry and Physiology. 47: 40-419.
12. Gottestman, II., McGuffin, P. (1999). Risk factors for schizophrenia. N Engl. J Med 341: 370–371; author reply: 372.
13. Gunawardana, L., e al. (2011). Pre-conception inter-pregnancy interval and risk of schizophrenia. British Journal of Psychiatry. 199: 338–339.
14. Kendler, K.S., & Riley, B. (2006). Molecular Genetic Studies of Schizophrenia. European Journal of Human Genetics. 14: 669–680.
15. Malaspina, D., et al. (2001). Advancing paternal age and the risk of schizophrenia. Archives of General Psychiatry. 58: 361–367.
16. McGrath, J. (1999). Hypothesis: Is low prenatal vitamin D a risk-modifying factor for schizophrenia? Schizophrenia Res. 40: 173–177.
17. Petronis, A. ( 2004 ). The Origin of Schizophrenia: Genetic Thesis, Epigenetic Antithesis, and Resolving Synthesis. Biological Psychiatry. 55 : 965 - 970. 18. Şizofren Kelime Kökeni. (n.d.). https://www.etimolojiturkce.com/kelime/%C5%9Fizofren’dan alıntılanmıştır.

Yorumlar

POPÜLER YAZILAR

GERÇEKLE HAYALİN BİRBİRİNE GİRDİĞİ BİR FİLM: FRACTURED- DORUKHAN SAĞLAM

  GERÇEKLE HAYALİN BİRBİRİNE GİRDİĞİ BİR FİLM:  FRACTURED Beynimize ne kadar güvenebiliriz? Biz mi beynimizi yönetiriz yoksa o mu bizi yönetir? Zihnimiz gerçekleri bile saptırabilecek kadar güçlü müdür?  Fractured filmi boyunca işte tam da bu soruları soracaksınız kendinize. Zaman zaman ne olduğu konusunda karmaşaya düşebilir, ne olduğunu tam anlamlandıramayabilirsiniz. Kimi zaman ise tam her şeyin açıklandığını düşündüğünüzde bir sonraki sahne tüm fikirlerinizi altüst edebilir. Gizem, gerilim ve psikoloji konulu filmler ilginizi çekiyorsa bu film tam da size göre olacaktır. Film, evli bir çiftin yolculuğu ile başlamaktadır. Ray ve Joanne Monroe ufak kızları Peri ile birlikte seyahat ederken bir benzin istasyonunda mola verirler. Bu benzin istasyonunda mola verdikleri sırada kızları bir kaza geçirir. Peri inşaat alanının kenarında dururken bir köpek gelir, Ray köpeği korkutmak için taş atsa da köpek Peri’nin üzerine giderek onu korkutur ve korkarak geri kaçan Peri inşaat ...

GOOD WİLL HUNTİNG(CAN DOSTUM)- ÖZGE CEYLAN

  GOOD WİLL HUNTİNG(CAN DOSTUM) Good Will Hunting  Türkçe ismi ile Can Dostum    Matt Damon  ve  Ben Affleck 'i n senaryosunu yazmış olduğu,   Robin Williams ’ın başrolünü oynadığı Oscar Ödülü almış bir filmdir.  Film de yer alan oyuncu Matt Damon ve Ben Affleck Hollywood Sinema dünyasında önemli bir noktaya gelmekle beraber Film ile En iyi Senaryo ödülünü almışlardır Bu ödül ile birlikte sinema yaşamının bir çok alanında yer almışlar ve performanslarını sergilemişlerdir. Geçmişten günümüze filmler ele alındığında psikoloji, eğitim gibi insan ve toplumu ele alan birbirinden farklı birçok alanda filmlerden yararlanmaktadır. Bu nedenle  psikoloji sahasında da kullanılmaktadır  Filmler baktığımız zaman bireyin yaşamını yansıtmak ile beraber kimi zaman kişilerin gerçek yaşam öyküsünden yararlanılarak oluşturulmaktadır.   Filmler alanda fazlasıyla kullanılmaya başlamaktadır şöyle ki sinema terapisi terapi içerisinde yardımcı bir ara...

SIGMUND FREUD VE AŞKIN PSİKOLOJİSİ-ROJDA ÇELİK

SIGMUND FREUD VE AŞKIN PSİKOLOJİSİ Aşk şairlerin uydurmasıdır, demiştir Ursula K. Le Guin Malafrena adlı romanında. Peki, şairlerin anlam yüklemeleri sonucu mu aşk insan hayatında bu kadar değerli olmuştur, yoksa aşkın insan hayatında bu kadar değerli olması mı şairleri yazmaya yöneltmiştir. Bu soruların cevabını bilmemekle beraber gelin Freud’un “Aşkın Psikolojisi” kitabını inceleyerek bu konuya ışık tutmaya çalışalım. Freud denince hemen hemen herkesin aklına cinsellik gelir. Çünkü psikoloji ile ilişkili çoğu kavramı cinsellik temelinde açıklamıştır. Aşk kavramı da bunlara dâhildir.  Freud’un yaşadığı dönemde cinsellik, toplumun ahlaki değerlerinden dolayı baskıya maruz kalıyordu. Evlenmeden yaşanan cinsel birliktelikler hoş karşılanmıyor ve ayıplanıyordu. Cinsellikten açıkça söz etmek bile mümkün değildi. Bu durumun getirdiği cinsel eğitim yetersizliği hem erkek hem de kadının yaşantısında zorluklara neden oluyordu. Günümüzde de bu durumun geçerliliğini koruduğunu biliyoruz. Öze...

FETİŞİZM BOZUKLUĞU-HÜSEYİN GÜZEY

  FETİŞİZM BOZUKLUĞU Fetişizm bozukluğu; toplumsal, meslekî veya başka önemli alanlarda işlevselliğin anlamlı rahatsızlığına ve bozukluğuna neden olan düşlemler, cinsel dürtüler ve davranışlar olarak tanımlanır (Ventriglio, Bhat, Torales ve Bhugra, 2018). Bu düşlemler, cinsel dürtüler ve davranışlar kişinin normal yaşantısını sürdürmesinde önemli ölçüde engelleyici etki ve fonksiyonel çarpıklıklara sebep olur. Fetiş kelimesi, genel literatür incelendiğinde iki temel anlama sahiptir. Bu anlamlardan ilki ve asli olanı, kişilerin doğaüstü güçlere sahip olduğunu düşündüğü ve özel bir anlam atfettiği nesnedir. Bu nesneler, genellikle onu kutsal kabul eden kişiler üzerinde yönlendirici ve kısıtlayıcı bir etkiye sahiptir. Fetiş kelimesinin literatüre 1887 yılında Alfred Binet tarafından kazandırılan ikinci anlamı ise bir kişi üzerinde erotik düzeyde çekim oluşturan cansız nesne, genital olmayan vücut uzvu veya belirli bir biçimde düzenlenmiş ortamdır. Nitekim, ilk anlamına paralel olarak ...