Ana içeriğe atla

DİSSOSİYATİF BOZUKLUKLAR- ÖZDEN NUR KARPINAR



DİSSOSİYATİF BOZUKLUKLAR 



“Ulaşılacak bir sonu olan bir yolculuk iyidir; ama nihayetinde asıl önemli olan yolculuktur.” -Ursula K. Le Guin, Karanlığın Sol Eli (Klinik Görüşme. Flanangan J., Flanangan R.,2018;1)

Geçilen, deneyimlenen her yol farklı tecrübeler içerir. Deneyimlediğimiz bu hayatta birçok ruhsal rahatsızlık için psikologlara başvuran bireyler de görmek mümkündür. Ancak aralarında algılanması zor ve dikkat çeken bazı rahatsızlıklar bulunmaktadır. Bunlardan birisi de dissosiyatif bozukluklardır. Çünkü çok az bozukluk hemen hemen tüm ruh fonksiyonlarını etkileyecek güçtedir.( Uytun Ç.M., Durmuş R.,Öztop D.B.,2017;17) Bireyin ruhunu bu kadar zorlayacak bozukluk türü aslında hiçbir ayrıma maruz kalmadan incelenmeli ve belirtileri anlaşılmalıdır. Çünkü biliyoruzki bireylerin kendilerini toplumdan soyutlaması, çaresiz hissetmeleri, gelecek hakkında derin kaygılara kapılmaları; birey, psikolog ve bireyin yakınları için kötü sonuçlar doğuracaktır. Tam tersi durumlar da ise istenmeyen sonuçlar olacak ve bireyin bu yolculuğunda daha fazla engel anlamına gelecektir.


Dissosiyatif bozukluklukların tanımlamalarını incelemek gerekir ise DSM-5 tanı ve ölçütlerine göre üç kategoride incelenmektedir. Daha önceki zamanlarda kabaca çoklu kişilik bozukluğu olarak tanımlanan bu bozukluk artık dissosiyatif bellek yitimi, kendine ve gerçeğe yabancılaşma, dissosiyatif kimlik bozukluğu olarak alt başlıklara ayrılmaktadır.( Kring Anna M., Johnson S.L., Davison G.,Neale J., 2017;8) Bu kadar komplike bir rahatsızlık, yaş ilerledikçe görülme sıklığı azalmakta ve ergenlik döneminde küçük depersonalizasyon yaşantıları ciddi seyirden uzak normal kabul edilir hal almaktadır. Daha ciddi durumlarda ise çocukluk stresleri, cinsel ve fiziksel kötüye kullanım, cinsel saldırıda ya da gelişmiş askeri hayatta kalma mekanizmaları sonucu bir savunma mekanizması olarak karşımıza çıkmaktadır.( Şarlak D., Öztürk E., 2018;14-9) Buna göre, DSM-5 tanıları günümüzde artık şu şekilde tanımlanmaktadır;  “Disosiyatif Bellek Yitimi: Birey önemli kişisel bilgileri ya da tramvatik hatıraları unutur. Bilgiler geri gelebilir ancak bunun süresi belli değildir.” ( Kring Anna M., Johnson S.L.,Davison G.,Neale J.,2017;8) 
“Kendine ve Gerçeğe Yabancılaşma: Kişi kendini rüyada gibi bedeninden ayrışmış ve kendini bir adım ileride izliyormuş hissine kapılır.” (Kring Anna M., Johnson S.L., Davison G., Neale J.,2017;8)
“Dissosiyatif Kimlik Bozukluğu: Bu rahatsızlığı ilgi çekici hale getiren şey; bu durumda olan birinin iki veya daha fazla kişilik sahibi olmasıdır.” (Kring Anna M., Johnson S.L., Davison G., Neale J., 2017;8) Dissosiyatif kimlik bozukluğu asla şizofreni ile karıştırılmamalıdır. Şizofreni en belirgin tanı kriterlerinden birisi dağınık konuşma, davranışlarken dissosiyatifte kayıp zaman, bellek sorunları mevcuttur.
Elbette tüm bunların yanı sıra kaynak incelemelerine başvurulduğunda disosiyatif kimlik bozukluğu hakkında ilginç bir bulgular elde edilmiştir. En dikkat çekeni ise ülkemizde yapılan araştırmalar da Sivas ilinden elde edilen verilerdir. Bu az rastlanan rahatsızlık için genel anlamda % 0.4 belirtileri taşımaktadır.( Şarlak D., Öztürk E., 2018;14-9) Dünya genelinde de kayıtlara geçen tanılar değişilikler göstermiştir. Bunun başlıca sebeplerinden biri olarak “Danışan rol yapıyor olabilir mi?” sorusu akla gelir. Çünkü tahmin edilebilir ki duygusal olarak karmaşa yaşayan bir kişi için psikolog bu belirtileri aldığında az rastlanan bir durum olduğu için ilgisini artırırsa danışan bunun farkında olarak belirtilerin devamını yönlendirebilir. Örneğin; birey de hafızasında bir takım eksik yerler olabilir fakat bunu hemen dissosiyatif belirti olarak okumak zordur. Bu gibi soruları düşünen araştırmacılar da soru işareti ile yol almaya çalışmaktadır. Bunun yanı sıra alter (kişilikler) olarak bahsedilen tanı ölçütü ise dissosiyatif kimlik bozukluğu yaşan kişi ile aynı belleği de paylaşıyor olabilir. Fakat yine de bellekte var olan problem kilit nokta olarak kalması tüm ruhsal bozukluklardan ayırıcı bir özellik olarak literatürde geçmektedir.( Kring Anna M., Johnson S.L.,Davison G.,Neale J.,2017;8)
Dissosiyatif bozukluklar da özellikle dissosiyatif kimlik bozukluğunda semptomlar çoğunlukla tedavi sırasında kendini gösterebilir. Yani birey tedavi alırken tanı kriterlerini karşılayabilir. Peki bu rahatsızlığın tedavisi ne olabilir? İlk olarak uzun ama imkansız bir yola girilmediği bilinmelidir. Ardından ciddi bir tedavi süreci başlar. Neredeyse hasta başına beş yüz saat terapi sürecinde kişinin tramva, fiziksel saldırı, cinsel saldırı vb. durumlar ardından kendini bölmesine gerek olmadığına, kişiliğin tek kalabileceğine inancına, bellekte yaşanan problemin çözülmesi hedeflerdendir. Bu gibi rahatsızlıklarda kişinin topluma yeniden kazandırılmasında, yararlı bir ortamda bulunmasında fayda olacaktır. Bu yüzden hastaneye yatışlarında sorun değil tam tersine onlar için fayda amacı güder. (Kring Anna M., Johnson S.L.,Davison G.,Neale J.,2017;8)
Anlaşılması gereken tedavi ve sürecin zorluğu fakat üstesinden gelme kabiliyetinin varlığıdır. Yalnızca dissosyatif bozukluklar için değil tüm ruhsal süreçlerin tedavi süreci mevcuttur bilinmelidir. Önemli olan; bireyi kendine, topluma karşı iyi etme halidir. Bu süreci deneyimlemek çıkmaz sokak değil tam aksine yeni başlangıçlara hatta kişinin disosiye olma halinden en gerçek haline doğru giden yoldur. Tüm ruhu etkileyen tramvaların ardından gerçek olana ulaşmak imkansızlıktan uzaktır. Bu süreçte ulaşılacak son kadar zoru yaşamak cesurca atılan bir adımdan ibaret olan bir yolun parçası olacaktır.

Teşekkürler. 

ÖZDEN NUR KARPINAR. 


KAYNAKÇA

Kring Anna M., Johnson S.L.,Davison G.,Neale J.,Anormal Psikoloji,2017,Nobel Akademik Yayıncılık,Ankara


Flanagan J.S.,Flanagan R.S.,Klinik Görüşme Psikolojik Değerlendirme Esasları,2018,İthaki Yayınevi,İstanbul


Uytun Ç.M.,Durmuş R.,Öztop B.D.,(2014): Dissosiyatif Bozuklukta TanI ve Ayırıcı Tanı: Olgu Sunumu,Klinik Psikiyatri,41-48


Şarlak D., Öztürk E.,(2018): Dissosiyatif Bozuklukların Epidemiyolojisi,Türkiye Klinikleri,Ankara,14-9























Yorumlar

Yorum Gönder

POPÜLER YAZILAR

GERÇEKLE HAYALİN BİRBİRİNE GİRDİĞİ BİR FİLM: FRACTURED- DORUKHAN SAĞLAM

  GERÇEKLE HAYALİN BİRBİRİNE GİRDİĞİ BİR FİLM:  FRACTURED Beynimize ne kadar güvenebiliriz? Biz mi beynimizi yönetiriz yoksa o mu bizi yönetir? Zihnimiz gerçekleri bile saptırabilecek kadar güçlü müdür?  Fractured filmi boyunca işte tam da bu soruları soracaksınız kendinize. Zaman zaman ne olduğu konusunda karmaşaya düşebilir, ne olduğunu tam anlamlandıramayabilirsiniz. Kimi zaman ise tam her şeyin açıklandığını düşündüğünüzde bir sonraki sahne tüm fikirlerinizi altüst edebilir. Gizem, gerilim ve psikoloji konulu filmler ilginizi çekiyorsa bu film tam da size göre olacaktır. Film, evli bir çiftin yolculuğu ile başlamaktadır. Ray ve Joanne Monroe ufak kızları Peri ile birlikte seyahat ederken bir benzin istasyonunda mola verirler. Bu benzin istasyonunda mola verdikleri sırada kızları bir kaza geçirir. Peri inşaat alanının kenarında dururken bir köpek gelir, Ray köpeği korkutmak için taş atsa da köpek Peri’nin üzerine giderek onu korkutur ve korkarak geri kaçan Peri inşaat çukuruna düşer

GOOD WİLL HUNTİNG(CAN DOSTUM)- ÖZGE CEYLAN

  GOOD WİLL HUNTİNG(CAN DOSTUM) Good Will Hunting  Türkçe ismi ile Can Dostum    Matt Damon  ve  Ben Affleck 'i n senaryosunu yazmış olduğu,   Robin Williams ’ın başrolünü oynadığı Oscar Ödülü almış bir filmdir.  Film de yer alan oyuncu Matt Damon ve Ben Affleck Hollywood Sinema dünyasında önemli bir noktaya gelmekle beraber Film ile En iyi Senaryo ödülünü almışlardır Bu ödül ile birlikte sinema yaşamının bir çok alanında yer almışlar ve performanslarını sergilemişlerdir. Geçmişten günümüze filmler ele alındığında psikoloji, eğitim gibi insan ve toplumu ele alan birbirinden farklı birçok alanda filmlerden yararlanmaktadır. Bu nedenle  psikoloji sahasında da kullanılmaktadır  Filmler baktığımız zaman bireyin yaşamını yansıtmak ile beraber kimi zaman kişilerin gerçek yaşam öyküsünden yararlanılarak oluşturulmaktadır.   Filmler alanda fazlasıyla kullanılmaya başlamaktadır şöyle ki sinema terapisi terapi içerisinde yardımcı bir araç olarak kullanılmaktadır. Aynı zamanda filmlerin insan

YUNAN MİTOLOJİSİNDE KADIN- Ezgi KAYA

YUNAN MİTOLOJİSİNDE KADIN Yunan Mitolojisi’nde sık sık karşımıza kadınlar, tanrıçalar çıkar. Hatta bu kadınlar güç savaşçılık ve sembolleri ile bazen erkekleri bile saf dışı bırakabilirler. Örneğin savaşçı, güçlü kimliği ile tanınan Zeyna çok güçlü bir karakter ve mükemmel bir savaş zekâsına sahiptir. Anlatılanlara göre Zeyna o kadar güçlü bir Tanrıçadır ki Tanrıların bile zapt edemediği atlara biner, onlarla uzak diyarlarda savaşır. Baş Tanrı Zeus ve yine güçlü bir karakter olan hikmet tanrıçası, Zeus’un ilk karısı Metis’in kızı olan Athena zekâ ve strateji tanrıçası olarak bilinir. Aynı zamanda Athena sanat ve ilham tanrıçası olarak da bilinir.  Yunan Mitolojisi efsanelerinde de kadın ve kadının mucizeleri sık sık anlatılır. Örneğin Athena’nın Zeus’un kafasının içinden çıktığı ve bu yüzden de Baş Tanrının bütün özelliklerini aldığından bahsedilir. Zeus’un kafası yarılır ve ortaya dans eden, güzelliği ile insanlara ilham veren tanrıça Athena ortaya çıkar ve bütün ölümsüzle

SIGMUND FREUD VE AŞKIN PSİKOLOJİSİ-ROJDA ÇELİK

SIGMUND FREUD VE AŞKIN PSİKOLOJİSİ Aşk şairlerin uydurmasıdır, demiştir Ursula K. Le Guin Malafrena adlı romanında. Peki, şairlerin anlam yüklemeleri sonucu mu aşk insan hayatında bu kadar değerli olmuştur, yoksa aşkın insan hayatında bu kadar değerli olması mı şairleri yazmaya yöneltmiştir. Bu soruların cevabını bilmemekle beraber gelin Freud’un “Aşkın Psikolojisi” kitabını inceleyerek bu konuya ışık tutmaya çalışalım. Freud denince hemen hemen herkesin aklına cinsellik gelir. Çünkü psikoloji ile ilişkili çoğu kavramı cinsellik temelinde açıklamıştır. Aşk kavramı da bunlara dâhildir.  Freud’un yaşadığı dönemde cinsellik, toplumun ahlaki değerlerinden dolayı baskıya maruz kalıyordu. Evlenmeden yaşanan cinsel birliktelikler hoş karşılanmıyor ve ayıplanıyordu. Cinsellikten açıkça söz etmek bile mümkün değildi. Bu durumun getirdiği cinsel eğitim yetersizliği hem erkek hem de kadının yaşantısında zorluklara neden oluyordu. Günümüzde de bu durumun geçerliliğini koruduğunu biliyoruz. Özellik