BAĞLILIK VE BAĞIMLILIK
Toplumsal yapı içerisinde yer alan insanın fizyolojik, psikolojik ve sosyal anlamda birçok ihtiyacı mevcuttur. Maslow ihtiyaçlar hiyerarşisinde bireyin temel fizyolojik ihtiyaçlarının belirle bir seviyede doyuma ulaşmasının ardından sosyal ve psikolojik ihtiyaçların devreye gireceğini söylemektedir. Yani açlık, susuzluk, uyku gibi ihtiyaçlarını belirli oranda karşılayan insan ihtiyaçlar hiyerarşisinde yer alan bir sonraki basamaklardaki sevgi, güven, ait olma ihtiyaçlarına yönelecektir. İnsan diğer insanlarla sürekli bir ilişki ve iletişim halindedir. Kurulan ilişkilerin biçimi ve amacı değişmektedir. Bu ilişkilerin içerisinde yer alan romantik ilişkiler, ergenlik döneminde bireyin cinsel kimlik anlamında kendisini aramasıyla başlayıp, yaşam sonuna kadar devam etmektedir. Romantik ilişkiler içerisinde birçok parametreyi barındırmaktadır. Güven, bağlılık, saygı, karşılıklı anlayış gibi. Bu parametreler içerisinde yer alan bağlılık bireyin sevgi nesnesine olan tutumuna göre bağımlılığa dönüşebilmekte ve bağlılıkla karıştırılabilmektedir.
Bağımlı ve bağlı ilişkinin temeline bakıldığında yapılan birçok araştırma anne ile bebek arasında kurulan ilişkinin yetişkinlikte kurulan ilişki ile benzer örüntüler oluşturduğunu göstermektedir. Bebek dünyaya geldiği zaman ona bakım veren kişi ile iletişim kurmakta ve dünyaya ait ilk izlenimlerini bakıcısı ile kurmaktadır. Bağlanma kuramına göre bebeğe bakım veren kişinin onun yanında olması, ihtiyaçlarını tamamlaması ve gerekli ilgi özeni göstermesi, tutarlılığı bebekte güven duygusunun gelişimine yol açacaktır. Bu durumun tersinde ise bebek güven duygusunu geliştirmekte zorlanacaktır. Bakım veren kişi ile bebek arasında gelişen bu bağ yetişkinlikte kurulan ilişki biçimlerine üç farklı şekilde yansımaktadır. Güvenli bağlanma gerçekleştiren bebekler yetişkinlikte bağlılık duygusu yaşayan, kaygılı/kararsız bağlanan bebekler ise yetişkinlikte kaygılı ve eş odaklı olmaktadırlar. Kaçınan bağlanma yaşayan bireyler ilişki ve bağlılıktan uzak durmaktadırlar.
İlişki içerisinde yer alan bağlılık kelime anlamı olarak iki kişinin birbirine yakınlık duymasıdır. Bu yakınlık bireylerin iradesini içermektedir. Yani kişi partnerine özgürce sevgi ve yakınlık duymakta ona saygı göstermektedir. Bu ilişkide kişisel sınırlar ihlal edilmeden bireyler birbirlerinin gelişimini desteklemektedir. Bireyler birbirlerini olduğu gibi kabul etmektedirler. Bu ilişkide amaç yalnız kalmaktan kurtulmak değil birliktelikle mutlu bir ilişki kurmaktır. Bağımsızlığı bu ilişki içerisinde görmek mümkündür.
Bağımlılık ise çoğunlukla bağlılıkla karıştırılmakta olup iradenin ve özgürlüğün ilişkiden uzaklaştığını göstermektedir. Bağımlılık bir bireye veya nesneye muhtaç olmak anlamındadır. Bağımlı ilişkide sınırlar ihlal edilmekte ve kişiler birliktelikten ziyade ihtiyaç duydukları için ilişkilerini sürdürmektedirler. Bağımlı birey partnerini hayatının merkezine almakta ve kendi benliğini hiçe saymaktadır. Kişinin bu ilişkiden aldığı doyum ve mutluluk az olsa dahi ilişkiyi devam ettirmek için çaba harcar. Bağımlı ilişkide tek olma düşüncesi yer almaktadır. Partnerler ayrı bireyler olduğunu unutarak sürekli bir olmaya çalışırlar. Bağımlı oldukları kadar kaybetme düşüncesine de sahiptirler.
Bağlılık ve bağımlılık arasındaki farkı Erich Fromm ‘’Sevme Sanatı ‘’ kitabında şu sözlerle dile getirmektedir:
‘’Sevgi, yalnız belli bir insana bağlılık değildir; bir tutumdur; kişinin yalnız bir sevgi nesnesine değil, bütünüyle dünyaya bağlılığını gösteren bir kişilik yapısıdır. Kişi yalnız bir tek insanı seviyor, başka her şeye karşı ilgisiz kalıyorsa, sevgisi sevgi değil, birlikte yaşamaya bağlılık ya da yaygınlaştırılmış bir bencilliktir.’’
TEŞEKKÜRLER
Sevilay TEKBAŞ
Çukurova Üniversitesi, PDR Bölümü
Yorumlar
Yorum Gönder