Ana içeriğe atla

DUYGULAR ve DEPRESYON- Seda Uludağ



DUYGULAR VE DEPRESYON



collage art emotions ile ilgili görsel sonucu
Psithoth’un yeni sayısında sizlerle yeniden buluşuyor olmanın benim için ne kadar değerli olduğunu sizlerle paylaşmazsam olmazdı. Umarım bu yazımda bir nebze olsun duygularınıza hitap ederek sizlere ruh sağlığıyla ilgili farkındalık kazandırabilirim.



Duygular; insan beyninin karmaşık süreçleriyle beraber şekillenen, yaşanan olay ve durumlar sonucunda vücutta veya ruhta beliren hislerdir. Duygular; algılarımız, şemalarımız ve nihayetinde düşüncelerimize göre şekil alırlar. Bu süreçte bilişsel aktivite fazlasıyla aktivasyon gösterir.




Duygularımız düşüncelerimizin, davranışlarımız ise her ikisinin yansımasıdır. Herhangi bir kaygı, üzüntü, korku veya kızgınlık gibi durumları yaşadığımız esnada zihnimiz olumsuz düşünceler üretmeye başlar. Örneğin; bir işi yapmak isteyip yapamadığınızda, beyniniz genelleme yaparak “zaten hiçbir işi yapamıyorum” düşüncesini üretirse olumsuz düşünce şemaları çoğalmaya ve sizi esir almaya başlar. Bu düşünceler beraberinde olumsuz duyguların oluşumuna neden olur. Nitekim artık kendinizi üzgün, yetersiz ve işe yaramaz hissedebilirsiniz. Elbette bunun tam tersi de mümkündür. Birisi, size çok güzel göründüğünüzü söylediğinde beğenilmenin etkisiyle, zihninizde olumlu düşünceler belirecek ve bu düşünceler olumlu duyguları beraberinde getirecektir. Ruh sağlığı alanında bilişsel-davranışçı yöntemler çerçevesinde düşünce, duygu ve davranış bir arada ele alınmaktadır. Genetik yapımız dışında, ruh sağlığımızı etkileyen çevresel faktörler de bulunmaktadır. Dünya üzerinde duygu ve düşüncelerimizden en çok etkilenen ve en çok görülen psikolojik rahatsızlıklardan birisi “depresyon”dur. Depresyon, genetik yatkınlıktan etkilenebilirken, öte yandan çevresel etkilerin düşüncelerimizdeki dengeyi bozması (nevrotiklik), düşüncelerimiz üzerindeki kontrolü azaltmasıyla birlikte gelişen duygudurum bozukluklarından birisidir. Düşünceler duyguları, duygu ve düşünceler ise davranışlarımızı şekillendirir. Düşünceden doğan hatalar, duygular yoluyla davranışları etkilediği zaman psikolojik rahatsızlıklar günlük yaşamı, daha gözle görülür şekilde etkilemeye başlar. Bazen nedenini çok iyi bilirken bazen de neden depresif ruh haline büründüğümüzü bilemeyebiliriz. Bu belirsizliğin içine daha çok sürüklenerek depresyonun karanlık çukuruna girebiliriz.




Ä°lgili resim
Depresyon halindeyken oluşturduğumuz düşünceler gerçekleri yansıtmayabilir. Bu nedenle duygularımız, bizim zihnimizde oluşan ve gerçekleri yansıtmayan düşüncelerin gerçekliğine inanarak olumsuz hisleri ortaya çıkaracaktır. Kişinin bu süreçte çarpıtılmış yorumlamalar yapmasıyla duygu mekanizmaları zedelenir ve duygu,

Düşünce, davranış bütünlüğü bozulmaya başlar. Örneğin; istenilmeyen bir olayı yaşadıktan sonra “zaten hiçbir şey yolunda gitmiyor, hayatım her zaman böyle berbat olacak ve ben hep mutsuz olacağım.” dediğinizi farz edelim. O an yaşadığınız bir olaydan dolayı tüm hayatınızı mutsuz geçireceginize dair kendinizi inandırırsınız. Halbuki mutlaka mutlu olduğunuz zamanlarınız da olmuştur ve olacaktır. Yaşadığınız sıkıntıları tüm hayatınıza genelleyerek ve durumu felaketleştirerek düşüncenizde yarattığınız saptırılmış fikirler, duygularınızın üzerine bir gölge gibi düşer ve olumsuz duygulara maruz kalırsınız. Bundan etkilenen davranış mekanizmalarınız sizi, günlük işlerinizden uzaklaştırmaya, sevdiğiniz aktivitelere karşı ilgisiz olmaya, yataktan kalkmayı istememeye, aşırı veya hiç yemek yememeye, aşırı uyku veya uykusuzluk gibi durumlara neden olur. İşte bu noktada, bozulan düşünce ve duygu sisteminiz, davranışlarınızda da bozulmaya neden olur. Bu nedenle psikolojik tedaviler; düşünce,duygu ve davranışın bütünlüğünü baz alarak, bizlere düşünceleri ve duyguları kontrol edebilme becerisi kazandırmayı hedefler. Böylece, yeniden düzenlenen düşünce ve duygu mekanizmalarının çarkları yenilenmişçesine işlemeye başlar. Şunu unutmayalım ki, yaşadığınız her mutsuz dönem depresyonda olduğunuz anlamına gelmez. Depresyon tanısının konulması için belirli belirtileri, belirli bir süre boyunca yaşıyor olmanız kriterleri aranır. Bazı belirtileri sıralayacak olursak; önceden hoşlanılan ve yapılan aktivitelere karşı isteksizlik, genel olarak yaşantıdan zevk almamak, halsizlik, kilonun artması veya azalması, değersizlik, uykusuzluk veya aşırı uyku hali...(çev. Köroğlu E.,2014,s.66) Bu belirtilerin çoğunu kendinizde buluyorsanız, konu hakkında bir uzmana danışmak en önemli adım olacaktır. Çünkü bunu en iyi belirleyecek kişi psikoloğunuz veya psikiyatrınızdır. Psikolojik iyilik halinin (sağlıklı bir ruh halinin), kaliteli bir yaşamın temeli olduğunu artık çok iyi biliyoruz. Hepinize bu konuda daha bilinçli ve farkındalık sahibi olacağınız bir yaşam dilerim...


TEŞEKKÜRLER
SEDA ULUDAĞ

KAYNAKÇA

(Amerikan Psikiyatri Birliği, Ruhsal Bozuklukların Tanısal ve Sayımsal Elkitabı, Beşinci Baskı (DSM-5), Tanı Ölçütleri Başvuru Elkitabı’ndan, çev. Köroğlu E, Hekimler Yayın Birliği, Ankara,2014.)

Yorumlar

Yorum Gönder

POPÜLER YAZILAR

GERÇEKLE HAYALİN BİRBİRİNE GİRDİĞİ BİR FİLM: FRACTURED- DORUKHAN SAĞLAM

  GERÇEKLE HAYALİN BİRBİRİNE GİRDİĞİ BİR FİLM:  FRACTURED Beynimize ne kadar güvenebiliriz? Biz mi beynimizi yönetiriz yoksa o mu bizi yönetir? Zihnimiz gerçekleri bile saptırabilecek kadar güçlü müdür?  Fractured filmi boyunca işte tam da bu soruları soracaksınız kendinize. Zaman zaman ne olduğu konusunda karmaşaya düşebilir, ne olduğunu tam anlamlandıramayabilirsiniz. Kimi zaman ise tam her şeyin açıklandığını düşündüğünüzde bir sonraki sahne tüm fikirlerinizi altüst edebilir. Gizem, gerilim ve psikoloji konulu filmler ilginizi çekiyorsa bu film tam da size göre olacaktır. Film, evli bir çiftin yolculuğu ile başlamaktadır. Ray ve Joanne Monroe ufak kızları Peri ile birlikte seyahat ederken bir benzin istasyonunda mola verirler. Bu benzin istasyonunda mola verdikleri sırada kızları bir kaza geçirir. Peri inşaat alanının kenarında dururken bir köpek gelir, Ray köpeği korkutmak için taş atsa da köpek Peri’nin üzerine giderek onu korkutur ve korkarak geri kaçan Peri inşaat çukuruna düşer

GOOD WİLL HUNTİNG(CAN DOSTUM)- ÖZGE CEYLAN

  GOOD WİLL HUNTİNG(CAN DOSTUM) Good Will Hunting  Türkçe ismi ile Can Dostum    Matt Damon  ve  Ben Affleck 'i n senaryosunu yazmış olduğu,   Robin Williams ’ın başrolünü oynadığı Oscar Ödülü almış bir filmdir.  Film de yer alan oyuncu Matt Damon ve Ben Affleck Hollywood Sinema dünyasında önemli bir noktaya gelmekle beraber Film ile En iyi Senaryo ödülünü almışlardır Bu ödül ile birlikte sinema yaşamının bir çok alanında yer almışlar ve performanslarını sergilemişlerdir. Geçmişten günümüze filmler ele alındığında psikoloji, eğitim gibi insan ve toplumu ele alan birbirinden farklı birçok alanda filmlerden yararlanmaktadır. Bu nedenle  psikoloji sahasında da kullanılmaktadır  Filmler baktığımız zaman bireyin yaşamını yansıtmak ile beraber kimi zaman kişilerin gerçek yaşam öyküsünden yararlanılarak oluşturulmaktadır.   Filmler alanda fazlasıyla kullanılmaya başlamaktadır şöyle ki sinema terapisi terapi içerisinde yardımcı bir araç olarak kullanılmaktadır. Aynı zamanda filmlerin insan

YUNAN MİTOLOJİSİNDE KADIN- Ezgi KAYA

YUNAN MİTOLOJİSİNDE KADIN Yunan Mitolojisi’nde sık sık karşımıza kadınlar, tanrıçalar çıkar. Hatta bu kadınlar güç savaşçılık ve sembolleri ile bazen erkekleri bile saf dışı bırakabilirler. Örneğin savaşçı, güçlü kimliği ile tanınan Zeyna çok güçlü bir karakter ve mükemmel bir savaş zekâsına sahiptir. Anlatılanlara göre Zeyna o kadar güçlü bir Tanrıçadır ki Tanrıların bile zapt edemediği atlara biner, onlarla uzak diyarlarda savaşır. Baş Tanrı Zeus ve yine güçlü bir karakter olan hikmet tanrıçası, Zeus’un ilk karısı Metis’in kızı olan Athena zekâ ve strateji tanrıçası olarak bilinir. Aynı zamanda Athena sanat ve ilham tanrıçası olarak da bilinir.  Yunan Mitolojisi efsanelerinde de kadın ve kadının mucizeleri sık sık anlatılır. Örneğin Athena’nın Zeus’un kafasının içinden çıktığı ve bu yüzden de Baş Tanrının bütün özelliklerini aldığından bahsedilir. Zeus’un kafası yarılır ve ortaya dans eden, güzelliği ile insanlara ilham veren tanrıça Athena ortaya çıkar ve bütün ölümsüzle

SIGMUND FREUD VE AŞKIN PSİKOLOJİSİ-ROJDA ÇELİK

SIGMUND FREUD VE AŞKIN PSİKOLOJİSİ Aşk şairlerin uydurmasıdır, demiştir Ursula K. Le Guin Malafrena adlı romanında. Peki, şairlerin anlam yüklemeleri sonucu mu aşk insan hayatında bu kadar değerli olmuştur, yoksa aşkın insan hayatında bu kadar değerli olması mı şairleri yazmaya yöneltmiştir. Bu soruların cevabını bilmemekle beraber gelin Freud’un “Aşkın Psikolojisi” kitabını inceleyerek bu konuya ışık tutmaya çalışalım. Freud denince hemen hemen herkesin aklına cinsellik gelir. Çünkü psikoloji ile ilişkili çoğu kavramı cinsellik temelinde açıklamıştır. Aşk kavramı da bunlara dâhildir.  Freud’un yaşadığı dönemde cinsellik, toplumun ahlaki değerlerinden dolayı baskıya maruz kalıyordu. Evlenmeden yaşanan cinsel birliktelikler hoş karşılanmıyor ve ayıplanıyordu. Cinsellikten açıkça söz etmek bile mümkün değildi. Bu durumun getirdiği cinsel eğitim yetersizliği hem erkek hem de kadının yaşantısında zorluklara neden oluyordu. Günümüzde de bu durumun geçerliliğini koruduğunu biliyoruz. Özellik