DUYGULAR VE DEPRESYON
Psithoth’un yeni sayısında sizlerle yeniden buluşuyor olmanın benim için ne kadar değerli olduğunu sizlerle paylaşmazsam olmazdı. Umarım bu yazımda bir nebze olsun duygularınıza hitap ederek sizlere ruh sağlığıyla ilgili farkındalık kazandırabilirim.
Duygularımız düşüncelerimizin, davranışlarımız ise her ikisinin yansımasıdır. Herhangi bir kaygı, üzüntü, korku veya kızgınlık gibi durumları yaşadığımız esnada zihnimiz olumsuz düşünceler üretmeye başlar. Örneğin; bir işi yapmak isteyip yapamadığınızda, beyniniz genelleme yaparak “zaten hiçbir işi yapamıyorum” düşüncesini üretirse olumsuz düşünce şemaları çoğalmaya ve sizi esir almaya başlar. Bu düşünceler beraberinde olumsuz duyguların oluşumuna neden olur. Nitekim artık kendinizi üzgün, yetersiz ve işe yaramaz hissedebilirsiniz. Elbette bunun tam tersi de mümkündür. Birisi, size çok güzel göründüğünüzü söylediğinde beğenilmenin etkisiyle, zihninizde olumlu düşünceler belirecek ve bu düşünceler olumlu duyguları beraberinde getirecektir. Ruh sağlığı alanında bilişsel-davranışçı yöntemler çerçevesinde düşünce, duygu ve davranış bir arada ele alınmaktadır. Genetik yapımız dışında, ruh sağlığımızı etkileyen çevresel faktörler de bulunmaktadır. Dünya üzerinde duygu ve düşüncelerimizden en çok etkilenen ve en çok görülen psikolojik rahatsızlıklardan birisi “depresyon”dur. Depresyon, genetik yatkınlıktan etkilenebilirken, öte yandan çevresel etkilerin düşüncelerimizdeki dengeyi bozması (nevrotiklik), düşüncelerimiz üzerindeki kontrolü azaltmasıyla birlikte gelişen duygudurum bozukluklarından birisidir. Düşünceler duyguları, duygu ve düşünceler ise davranışlarımızı şekillendirir. Düşünceden doğan hatalar, duygular yoluyla davranışları etkilediği zaman psikolojik rahatsızlıklar günlük yaşamı, daha gözle görülür şekilde etkilemeye başlar. Bazen nedenini çok iyi bilirken bazen de neden depresif ruh haline büründüğümüzü bilemeyebiliriz. Bu belirsizliğin içine daha çok sürüklenerek depresyonun karanlık çukuruna girebiliriz.
Depresyon halindeyken oluşturduğumuz düşünceler gerçekleri yansıtmayabilir. Bu nedenle duygularımız, bizim zihnimizde oluşan ve gerçekleri yansıtmayan düşüncelerin gerçekliğine inanarak olumsuz hisleri ortaya çıkaracaktır. Kişinin bu süreçte çarpıtılmış yorumlamalar yapmasıyla duygu mekanizmaları zedelenir ve duygu,
Düşünce, davranış bütünlüğü bozulmaya başlar. Örneğin; istenilmeyen bir olayı yaşadıktan sonra “zaten hiçbir şey yolunda gitmiyor, hayatım her zaman böyle berbat olacak ve ben hep mutsuz olacağım.” dediğinizi farz edelim. O an yaşadığınız bir olaydan dolayı tüm hayatınızı mutsuz geçireceginize dair kendinizi inandırırsınız. Halbuki mutlaka mutlu olduğunuz zamanlarınız da olmuştur ve olacaktır. Yaşadığınız sıkıntıları tüm hayatınıza genelleyerek ve durumu felaketleştirerek düşüncenizde yarattığınız saptırılmış fikirler, duygularınızın üzerine bir gölge gibi düşer ve olumsuz duygulara maruz kalırsınız. Bundan etkilenen davranış mekanizmalarınız sizi, günlük işlerinizden uzaklaştırmaya, sevdiğiniz aktivitelere karşı ilgisiz olmaya, yataktan kalkmayı istememeye, aşırı veya hiç yemek yememeye, aşırı uyku veya uykusuzluk gibi durumlara neden olur. İşte bu noktada, bozulan düşünce ve duygu sisteminiz, davranışlarınızda da bozulmaya neden olur. Bu nedenle psikolojik tedaviler; düşünce,duygu ve davranışın bütünlüğünü baz alarak, bizlere düşünceleri ve duyguları kontrol edebilme becerisi kazandırmayı hedefler. Böylece, yeniden düzenlenen düşünce ve duygu mekanizmalarının çarkları yenilenmişçesine işlemeye başlar. Şunu unutmayalım ki, yaşadığınız her mutsuz dönem depresyonda olduğunuz anlamına gelmez. Depresyon tanısının konulması için belirli belirtileri, belirli bir süre boyunca yaşıyor olmanız kriterleri aranır. Bazı belirtileri sıralayacak olursak; önceden hoşlanılan ve yapılan aktivitelere karşı isteksizlik, genel olarak yaşantıdan zevk almamak, halsizlik, kilonun artması veya azalması, değersizlik, uykusuzluk veya aşırı uyku hali...(çev. Köroğlu E.,2014,s.66) Bu belirtilerin çoğunu kendinizde buluyorsanız, konu hakkında bir uzmana danışmak en önemli adım olacaktır. Çünkü bunu en iyi belirleyecek kişi psikoloğunuz veya psikiyatrınızdır. Psikolojik iyilik halinin (sağlıklı bir ruh halinin), kaliteli bir yaşamın temeli olduğunu artık çok iyi biliyoruz. Hepinize bu konuda daha bilinçli ve farkındalık sahibi olacağınız bir yaşam dilerim...
TEŞEKKÜRLER
SEDA ULUDAĞ
KAYNAKÇA
(Amerikan Psikiyatri Birliği, Ruhsal Bozuklukların Tanısal ve Sayımsal Elkitabı, Beşinci Baskı (DSM-5), Tanı Ölçütleri Başvuru Elkitabı’ndan, çev. Köroğlu E, Hekimler Yayın Birliği, Ankara,2014.)
Başarılı bir yazı olmuş
YanıtlaSilCok tesekkur ederim
Sil