(D)ÜŞEŞ
Hadi biraz zarlarla oynayalım. Zarın altı yüzü var. Bazen büyük sayılar işimize yararken bazen küçük gelmesini isteriz; oyunun gidişine bağlı bu biraz.
Benim zarım biraz farklı bu defa. Sayılarımız duygular...
Zarın 6 yüzü var: mutluluk, öfke, üzüntü, tiksinme, korku, şaşkınlık.
En büyük değer yani 6 sayısı çoğumuza göre mutluluk demek, bir de düşeş gelirse şanslı günümüzdeyiz.
Ne kadar doğru peki?
Sadece büyük olarak gördüğümüze odaklanmak... Zarın diğer yüzlerinin bir anlamı yok mu?
Bu yazıda size duyguların fizyolojisini anlatmayacağım, bunu biraz araştırma sonucunda elde edebilirsiniz. Benim bu yazıdaki amacım zarın oyun içerisinde farklı zamanlarda tüm yüzlerinin belli değeri olduğunu anlatmak. Bunun için de zar metaforunu kullandım.
Oyunun içerisinde neyin işe yarayacağını iyi kestirmek gerekiyor, gelin sayılarımızı biraz tanıyalım.
Duygularımız bizim görünen yüzümüz, saklamak pek te kolay olmuyor aslında. Sakladığımızı düşünebiliriz ama, tıpkı halı altına süpürdüğümüz tozlar gibi.
Şimdi o tozları halı altına almamıza sebep olan birkaç soruya bakalım.
Her duygu her yerde açığa vurulur mu? İnsanlar ne der sonra? Erkek adam ağlar mı? Korkar mı? Kadınım ben güçlü olmam lazım, ağlayamam. Biraz sevindim ama belli etmeyeyim şımarmasın. Üzülmemem lazım ya buna da üzülünür mü?
Buna benzer birçok cümle duymuşuzdur ya da kurmuşuzdur, değil mi? Peki bu biriktirdiklerimizi daha sonra ne yapacağız?
Ben duyguları biraz bankalara benzetirim, küçük faiz oranları ile günü kurtarmaya çalışırız fakat geri ödemesi hiç de düşündüğümüz gibi olmuyor değil mi?
Duygularda aynı aslında biz onları baskıladıkça, görmezden geldikçe onlar bize kendilerini gösterecek ortamı güzel buluyorlar. Bazen çok fazla bedel ödeyerek gerçekleşir bu.
İlk sormam gereken soruyu sonda soruyorum: Gerçekten hep mutlu olmak zorunda mıyız? Bu kadar soru işareti ile dolu bir yazının amacı halılarımızın altına bakmamız için yazıldı.
Hissettiğiniz kadar varsınız, iyi olan kazansın.
TEŞEKKÜRLER
Eren ÖZCAN
Yorumlar
Yorum Gönder