TERCİHİM PSİKOLOJİ, PEKİ YA SONRASI?
Psikoloji adayları her sene olduğu gibi bu sene de tercih aşamasına geldiler. Zorlu bir sınav sürecinden çıkan adaylar tercih sürecine girdiler ve kafalarında birçok soruyla istedikleri bölümler hakkında araştırmalar yapıyorlar.
Peki, psikoloji bölümünün artıları ve eksileri neler?
Öncelikle sevgili adaylar, şunu bilmelisiniz ki; diplomanızı elinize aldığınızda haklarınızın korunacağı bir meslek yasamız ne yazık ki hâlâ bulunmamakta. Yasanın çıkması için çalışan kurumlar olsa da sorun tam anlamıyla çözüme kavuşturulamadı. Bölümü seçerken bu eksikliğin sizi olumsuz anlamda etkileyebileceğini bilmelisiniz. Örneğin sosyal medyada gezerken alanda hiçbir eğitim almamasına rağmen açtığı tek bir hesapla psikolojik tespitler yapan, hiçbir bilgi ve deneyime sahip olmadan tavsiyeler veren kişilerle karşılaşabilirsiniz. Daha da ileri gidip psikoloji diplomasına sahip olmadığı hâlde seminerler veren, danışmanlık yapan insanlar da ne yazık ki meslek yasasının eksikliğinden doğan boşluktan yararlanabiliyorlar.
Anlattıklarımdan gözünüz korkmasın; psikoloji, her alan gibi, dezavantajlara sahip olsa da aynı zamanda oldukça zengin bir alan. Psikolojinin klinik psikolojiden örgütsel psikolojiye, spor psikolojisinden nöropsikolojiye birçok alt dalı vardır ve bu alt alanları lisans eğitiminiz boyunca tanıma şansı bulabilir, sonrasında uzmanlık kazanabilirsiniz. Alandaki alt dal çeşitliliği bizlere oldukça fazla iş imkânı sunuyor ve öğrenciler olarak hepimiz uzmanlaşabileceğimiz, bize uygun olan bir alan bulabiliyor, kısıtlı iş olanaklarında sıkışmıyoruz.
Psikoloji istediğinizi fark ettiniz, avantajlarını ve dezavantajlarını araştırdınız fakat hangi okulda okuyacaksınız?
Tercih döneminde adayların en çok zorlandıkları soru budur diye tahmin ediyorum. Sınav sonuçlarıyla hayalleri bir arada götürmek her zaman kolay olmayabiliyor; ancak, unutmamalısınız ki seçeceğiniz okulun bazı kıstasları iyi bir eğitim için oldukça önemli. Öncelikle okulun kadrosu oldukça büyük önem arz ediyor. Eğitim verecek olan kişilerin psikoloji eğitimi almış olmaları gerekiyor. Ayrıca eğitmen ve öğrenci sayısında da öğrencilerin eğitmenlerle sağlıklı bir iletişim kurmaları açısından bir denge olmalı. Ülkemizde kurumların yetkinlik derecesini YÖK görevlendirmesiyle Türk Psikologlar Derneği (TPD) yapıyor ve yetkin bulduğu kurumlara akreditasyon veriyor. Okulunuzu seçmeden önce akredite edilmiş ve akreditasyon sürecinde olan kurumlara bakmanız faydalı olacaktır. Akredite edilen okulları görmek için buraya tıklayabilirsiniz.
Özet olarak değerli psikoloji adayları, alana adım atmadan önce her alanda olduğu gibi psikolojinin de artıları ve eksileri olduğunu unutmayın ve bu eksileri artıya dönüştürme hedefiyle bölüme başlayın derim. Sözlerimi Dr. Engin Arık’ın cümleleriyle sonlandırmak istiyorum “Psikologlar falcı, koç, şifacı vs. değildir. Öğretmenler, ilahiyatçılar, doktorlar psikolog değildir. Sadece psikoloji bölümü mezunu kişilere psikolog denir.”
TEŞEKKÜRLER
Zeynep Şevval BÜYÜKİZGİ
Yorumlar
Yorum Gönder