ETİKETİN ARDINDAKİ PSİKOLOJİ
‘’Psikoloji uzun bir geçmişe , fakat kısa bir tarihe sahiptir.’’
Ebbinghaus’un bu sözü bize psikoloji bilimine bakarken felsefeye kadar uzanan temele , sosyoloji ve birçok insan ve toplum bilimini içine alan geniş yelpazeye bakmamız gerektiğini hatırlatıyor.
Psikoloji bölümüne yönelik toplumun algısına bakacak olursak insanların yüksek bir mevkiye koyduğu bir meslek olduğunu ancak bu düşünceyi sorguladığımızda ise tüm bu düşüncelerin kendi içinde çelişkiler barındırdığını görüyoruz.
Örneğin, dört yıllık lisans eğitimini bitiren herkese klinik açma yetkisi veriliyormuş ve psikologlar gün boyu oturup insanların dertlerini dinliyormuş gibi bir algı var.
Dört yıllık lisans eğitimi ve alınan seçmeli dersler psikoloji hakkında olmazsa olmaz ve temel bilgiler barındırır. Örneğin, her psikoloji öğrencisi görüşme teknikleri dersi alır ve bu ders kapsamında danışan ile sağlıklı bir görüşmenin nasıl olması gerektiği üzerinde durulur. Yine lisans eğitimi içerisinde bir psikoloji öğrencisi araştırma önerisi yazma, uygulama, güvenilir kaynak ayırt etme gibi birçok önemli kazanıma sahip olur. Lisans eğitimi boyunca kendini geliştirmek için birçok etkinliğe katılabilinilir ve uzmanlaşmak istenilen alanda bu dönemde yavaş yavaş zihinde şekillenmeye başlar. Akademisyen olmak isteyenler , formasyon alıp okullarda psikolojik danışmanlık yapmak isteyenler, klinik psikoloji yüksek lisansı yapıp kendi kliniğini açmak isteyenler gibi farklı farklı kariyer planları ile karşılaşılınır.
Sonuç olarak toplumda yer alan algıdaki gibi her psikoloji öğrencisi mesleğini bir klinik açarak sürdürmez. Uzmanlaşmak istediği çok farklı alanlar olabilir ve öncüsü olabileceği yeni fikirler üretebilir. İnsanın gelişime çok açık bir canlı olduğunu referans alırsak psikoloji eğitimini de lisans ya da yüksek lisans ile sınırlandırmak çok doğru olmaz. Her daim yeni çalışmalar, fikirler çıktığı sürece bilim, evreni anlamamız yolunda bizi besler ve bu da biz insanlara yeni adımlar atmamız konusunda motivasyon sağlar.
Tabi kendini geliştirmek odaklı bu eğitim yılları içerisinde bireyin kendi davranışlarına da bakması ve bir öz eleştiri yapması gerekir. Örneğin her insan gibi bir psikolog da toplumun herhangi bir kesimine, azınlığa karşı ötekileştirici bir tutum sergilememelidir. Bu olumsuz tutumlar ile gün içerisinde direkt ya da dolaylı çok fazla karşılaşmamızdan dolayı o kadar alışıyoruz ki ancak dile getirdiğimizde yanlışlığını konuşabiliyoruz. Bir psikoloğun bunu yapması ise hem etik değildir hem de danışanının sağlığını kötü etkileyebilir ve meslek vizyonunu olumsuz etkileyebilir. Bu duruma henüz psikoloji bölümü öğrencisi olan bir birey açısından bakacak olursak, eğitim aldığı yıllar içerisinde çeşitli alanlara, toplumlara, azınlıklara, ideolojilere karşı önyargı ve olumsuz tutum içerisinde olup olmadığını fark edip bu durumla yüzleşmeli ve üstesinden gelecek adımlar atmalıdır.
Sonuç olarak toplumdaki etiketin altında etiketin üstündekine göre bambaşka bir psikoloji vardır. Eğitim hayatı boyunca homo-sapiens gibi etkileyen ve etkilenen bir varlığın düşünce, duygu, davranışını anlamlandırmayı sağlarken aynı zamanda kendine tutulan bir aynadır psikoloji.
TEŞEKKÜRLER
Kürşat KEŞAN
Yorumlar
Yorum Gönder