Ana içeriğe atla

ELDE KALAN SON ŞEY “TERCİHLERİMİZ”- Eren ÖZCAN




ELDE KALAN SON ŞEY “TERCİHLERİMİZ”



“Her seçim bir kaybediştir.”

Bu söze hemen hemen herkesin kulak aşinalığı vardır. Bu yazımda “tercih” dediğimiz “yaşamın yollarında” baştan sona doğru ilerleyeceğim. Evet, öncelikle kaybettiklerimize odaklanacağım.

Kaybede kaybede elde kalan son şey; “tercihlerimiz”. Bu şekilde adlandırdığım durum ne kadar önemli olabilir ve ne kadar zor gözükebilir? Gelin beraberce biraz beyin jimnastiği yapalım. Tercih denildiğinde şu günlerde akla gelen ilk şey: milyonlarca lise mezunu genç, üniversite sıralarına oturmak için bir tercih yapma aşamasında. Bu noktada, öncelikle okumakta olduğum psikoloji bölümü hakkında bazı detaylara dikkatinizi çekmeye çalışacağım. Akabinde yukarıdaki iki soruya cevap bulabilmeniz için birkaç düşüncemi paylaşacağım sizlerle.
Görsel: Buse Sena AKÇAM

Başlayalım o vakit.

Neden psikoloji bölümünü tercih ediyoruz?

Öncelikle klişe ifadeleri konuşalım. Birkaç örnek sıralayabilirim.

Sınav sonucunda elde edilen puan eğer yeterli ise herhangi bir üniversitenin psikoloji bölümünü tercih edebiliyoruz.

TM olarak adlandırılan Eşit Ağırlık alanındaki öğrencilerin yakînen bildiği, hukuk bölümü ve psikoloji bölümü arasındaki küçük puan farkı sebebiyle, psikoloji bölümünü tercih edilmek durumda kalınması, öğrenci diliyle “Hukuk gelmedi, psikolojiye geldim.” şeklinde ifade edilen durum.

Bu “en” klişe olan durum. “Az” bilinen klişeler, şu şekilde;

“İnsanlar ile konuşmayı ve anlamaya çalışmayı çok seviyorum,o yüzden doğru bölümün bu olduğunu düşünüyorum.”

“Bu alanda örnek alabileceğim çok iyi psikologlar var, onlar gibi olmak istiyorum.”

“Karizmatik bir meslek, psikologlar her şeyi biliyorlar, ben de iyi bir psikolog olabilirim.”

“Kendimi keşfetmek istiyorum.”

“Seans başı 200 TL alıyorlar, çok para kazanabilirim.”



Yukarıda saydığım ifadelerden birkaçı aklınızda olabilir, tercih yapacak olanlar için söylüyorum: Üzgünüm, bunlar yeterli birer motivasyon kaynağı değil.

Size biraz gerçeklerden bahsedeyim ve zihinlerinizde birkaç soru işareti bırakayım.

Öncelikle, istatistiksel olarak bakalım durumumuza. 2016-2017 yılında üniversiteler toplamında 74 adet psikoloji lisans programı mevcut. Üzülerek şu bilgiyi de vermek isterim, nitelikli öğretim üyesi bulunmayan programlar da bu sayı içerisinde bulunmakta. Bu bilgi üzerinden küçük bir yorum yapalım, karşımıza nasıl bir sonuç çıkacak, bu lisans programlarında eğitim gören öğrenciler, daha önce eğitim alıp da şuan psikolog olanlar ve birkaç yıl içerisinde yeni girecek olanları da hesaba katarsak; 2020’li yılların başında, Türkiye’de çok sayıda psikoloji lisans programından mezun olmuş, psikolog unvanını alan kişiler, psikoloji camiasında yerini almış olacak.

Kritik soru şu: Bu psikologlar nerede ve hangi standartlar çerçevesinde istihdam edilecek?

Ne yazık ki, bu sorunun cevabını, ne psikoloji öğrencisi olan bizler, ne akademik camia, ne de mevcut psikologlar bilmekte.

Şu an aklınıza gelen soruları ve yorumları tahmin eder gibiyim. Mesela birkaçı;

“Birçok kamu ve özel kuruluş, psikolog istihdam ediyor.”

“Halen eğitim alan, öğrenci tanıdıklarımız da var.”

“Tanıdığımız psikologlar var.”

Kendinizce bir cevaba ulaştınız.

Peki size birkaç soru daha: Psikolog ne demektir? Ne iş yapar? Çalışma standartları nelerdir?

Fakat bu soruların cevabını, herkes tarafından kabul edilebilen, yasalara dayalı, yanlış uygulamaların tespiti halinde müdahale edilip unvanı elinden alınabilen, çalışma şekli ve standartları belli olabilecek bir tanım istiyorum.

Evet, yeni psikolog aday adayları, ilk gerçeğiniz bu. Yukarıdaki ifadeler, yapacağınız mesleğin kabul görmesi gereken tanımı. Fakat ülkemizde, bütün alanlardaki psikologları kapsayan bir meslek yasası yok. En azından şimdilik.

Şu aşamada, psikoloji bölümüne dair fikirleriniz biraz değişmiş olabilir. Psikolog sayısı gün geçtikçe artıyor. Çalışma koşulları ve iş yükümlülüğü, meslek yasasının yokluğundan ötürü belirsiz iken ekonomik getirisi de sanıldığı kadar fazla olmayabiliyor. Bunlar, mesleğimizin birer gerçeği.

Bu olumsuz ifadelerden sonra yavaş yavaş  olumlu olanlara geçebiliriz.

Haydi şöyle bir senaryo yazalım, diyelim ki trafiğe çıkacaksınız. Öncellikle ehliyetiniz (psikoloji lisans diploması) olmalı, daha sonra da aracınız. (eğitim aldığınız üniversite ve program) Ve ihtiyacınız olan, trafiğin akıcılığı. Fakat trafik gittikçe artıyor ve sizin istediğiniz ise stressiz bir ulaşım. Bunun için iyi ve dikkatli bir şoför ve sağlam bir aracınızın olması lazım. Bu şartlar altında, trafiğin getirdiği olumsuzluğu manipüle edebilirsiniz. Unutmamak gerekir ki kendini usta olarak nitelendiren şoförler en çok kaza yapan kişilerdir. Fakat dikkatli olmak her şeyden önce gelir.

Mesleğin bir diğer olumlu noktası ise yaratıcı bir bakış açısı kazanılması. Farklılıkların yarıştığı çağımızda, “ne kadar farklı olunursa o kadar başarılı olunur.” şeklinde bir pozitif korelasyon algısı oluşmaya başladı. Tabii bu benim görüşüm.

Büyüklerimizden sıkça duymaya alışkın olduğumuz ifade biçimiyle belirteyim “kendini geliştir, oku evladım.” Bu tebessüm ettiren cümle de bizim mesleğin bir parçası artık; oku ve kendini geliştir. Bu kısım için hocalarımız yeteri kadar bilgi veriyor zaten, pek değinecek bir şey kalmıyor bana.

Psikoloji bölümü ile ilgili kısmın sonuna gelirken, kendi duygularımı da ifade edeyim. Okuması zevkli bir bölüm, insanın “düşünmek için yaşadığı” fikrine sizi ikna edebilir. Örneğin, kantine çay içmek için çıktığınız beş dakikalık molada bile kendinizi farklı psikoloji konuları konuşulan masalardan birinde bulabilirsiniz.

Yazımın sonlarına geldiğimiz bu kısımda, yazıya başlarken sorduğum soruları artık ele alabiliriz:

Tercihlerimiz ne kadar önemlidir ve ne kadar zor gözükebilir?

Yazının başlığında söylediğim gibi son olan şey; seçilerek, elenerek, elde kalandır. Bunun için belli bir çaba, zihinsel süreç, farklı kişilerle fikir alışverişi, uzmanlardan destek alınması gibi aşamalardan geçiliyor. Bu yüzden tercihlerimiz oldukça kıymetlidir.

Zorluk kısmına gelince;

Sevgili okurlar,

“Alice Harikalar Diyarı’nda” adlı kitapta bir diyalog geçer; Alice yol ayrımına gelir ve duraklar. “Ben şimdi nereden gideceğim?” der. O esnada oradan geçen Tavşan, Alice’e sorar, “Nereye gidiyorsun?” Alice cevap verir, “Bilmiyorum ki...”. Bu cevap üzerine Tavşan, şöyle der: Nereye gittiğini bilmiyorsan, hangi yoldan gittiğinin bir önemi yok.”

Zorluk kısmı tam da budur, yaşamda nereye gittiğimizi bulmak...

Hayatta, karşımıza çıkan yol ayrımlarında, nereden gideceğini bulabilen insanlardan olmak umuduyla...

TEŞEKKÜRLER
Eren ÖZCAN





Yorumlar

POPÜLER YAZILAR

GERÇEKLE HAYALİN BİRBİRİNE GİRDİĞİ BİR FİLM: FRACTURED- DORUKHAN SAĞLAM

  GERÇEKLE HAYALİN BİRBİRİNE GİRDİĞİ BİR FİLM:  FRACTURED Beynimize ne kadar güvenebiliriz? Biz mi beynimizi yönetiriz yoksa o mu bizi yönetir? Zihnimiz gerçekleri bile saptırabilecek kadar güçlü müdür?  Fractured filmi boyunca işte tam da bu soruları soracaksınız kendinize. Zaman zaman ne olduğu konusunda karmaşaya düşebilir, ne olduğunu tam anlamlandıramayabilirsiniz. Kimi zaman ise tam her şeyin açıklandığını düşündüğünüzde bir sonraki sahne tüm fikirlerinizi altüst edebilir. Gizem, gerilim ve psikoloji konulu filmler ilginizi çekiyorsa bu film tam da size göre olacaktır. Film, evli bir çiftin yolculuğu ile başlamaktadır. Ray ve Joanne Monroe ufak kızları Peri ile birlikte seyahat ederken bir benzin istasyonunda mola verirler. Bu benzin istasyonunda mola verdikleri sırada kızları bir kaza geçirir. Peri inşaat alanının kenarında dururken bir köpek gelir, Ray köpeği korkutmak için taş atsa da köpek Peri’nin üzerine giderek onu korkutur ve korkarak geri kaçan Peri inşaat çukuruna düşer

GOOD WİLL HUNTİNG(CAN DOSTUM)- ÖZGE CEYLAN

  GOOD WİLL HUNTİNG(CAN DOSTUM) Good Will Hunting  Türkçe ismi ile Can Dostum    Matt Damon  ve  Ben Affleck 'i n senaryosunu yazmış olduğu,   Robin Williams ’ın başrolünü oynadığı Oscar Ödülü almış bir filmdir.  Film de yer alan oyuncu Matt Damon ve Ben Affleck Hollywood Sinema dünyasında önemli bir noktaya gelmekle beraber Film ile En iyi Senaryo ödülünü almışlardır Bu ödül ile birlikte sinema yaşamının bir çok alanında yer almışlar ve performanslarını sergilemişlerdir. Geçmişten günümüze filmler ele alındığında psikoloji, eğitim gibi insan ve toplumu ele alan birbirinden farklı birçok alanda filmlerden yararlanmaktadır. Bu nedenle  psikoloji sahasında da kullanılmaktadır  Filmler baktığımız zaman bireyin yaşamını yansıtmak ile beraber kimi zaman kişilerin gerçek yaşam öyküsünden yararlanılarak oluşturulmaktadır.   Filmler alanda fazlasıyla kullanılmaya başlamaktadır şöyle ki sinema terapisi terapi içerisinde yardımcı bir araç olarak kullanılmaktadır. Aynı zamanda filmlerin insan

SIGMUND FREUD VE AŞKIN PSİKOLOJİSİ-ROJDA ÇELİK

SIGMUND FREUD VE AŞKIN PSİKOLOJİSİ Aşk şairlerin uydurmasıdır, demiştir Ursula K. Le Guin Malafrena adlı romanında. Peki, şairlerin anlam yüklemeleri sonucu mu aşk insan hayatında bu kadar değerli olmuştur, yoksa aşkın insan hayatında bu kadar değerli olması mı şairleri yazmaya yöneltmiştir. Bu soruların cevabını bilmemekle beraber gelin Freud’un “Aşkın Psikolojisi” kitabını inceleyerek bu konuya ışık tutmaya çalışalım. Freud denince hemen hemen herkesin aklına cinsellik gelir. Çünkü psikoloji ile ilişkili çoğu kavramı cinsellik temelinde açıklamıştır. Aşk kavramı da bunlara dâhildir.  Freud’un yaşadığı dönemde cinsellik, toplumun ahlaki değerlerinden dolayı baskıya maruz kalıyordu. Evlenmeden yaşanan cinsel birliktelikler hoş karşılanmıyor ve ayıplanıyordu. Cinsellikten açıkça söz etmek bile mümkün değildi. Bu durumun getirdiği cinsel eğitim yetersizliği hem erkek hem de kadının yaşantısında zorluklara neden oluyordu. Günümüzde de bu durumun geçerliliğini koruduğunu biliyoruz. Özellik

YUNAN MİTOLOJİSİNDE KADIN- Ezgi KAYA

YUNAN MİTOLOJİSİNDE KADIN Yunan Mitolojisi’nde sık sık karşımıza kadınlar, tanrıçalar çıkar. Hatta bu kadınlar güç savaşçılık ve sembolleri ile bazen erkekleri bile saf dışı bırakabilirler. Örneğin savaşçı, güçlü kimliği ile tanınan Zeyna çok güçlü bir karakter ve mükemmel bir savaş zekâsına sahiptir. Anlatılanlara göre Zeyna o kadar güçlü bir Tanrıçadır ki Tanrıların bile zapt edemediği atlara biner, onlarla uzak diyarlarda savaşır. Baş Tanrı Zeus ve yine güçlü bir karakter olan hikmet tanrıçası, Zeus’un ilk karısı Metis’in kızı olan Athena zekâ ve strateji tanrıçası olarak bilinir. Aynı zamanda Athena sanat ve ilham tanrıçası olarak da bilinir.  Yunan Mitolojisi efsanelerinde de kadın ve kadının mucizeleri sık sık anlatılır. Örneğin Athena’nın Zeus’un kafasının içinden çıktığı ve bu yüzden de Baş Tanrının bütün özelliklerini aldığından bahsedilir. Zeus’un kafası yarılır ve ortaya dans eden, güzelliği ile insanlara ilham veren tanrıça Athena ortaya çıkar ve bütün ölümsüzle