Davranış Değişiklikleri ve Psikolojik Terapiler
Günümüzde birçok psikolojik terapi yöntemi duygu, düşünce ve davranış sistemindeki uyumsuz etkileşimi düzenleyerek ruhsal sistemimizi aşamalı şekilde iyileştirmeyi amaçlar. Bilişsel terapiler daha çok düşünceyi baz alırken, davranışçı terapiler davranışları baz alır. Bu iki yaklaşımı birleştiren bilişsel davranışçı terapi yöntemi (BDT) ise düşünce mekanizmalarını değiştirerek davranışı değiştirmeyi hedefler. Ortaya çıkan herhangi bir ruhsal problemin kaynağı, yaşantı sonucu ve bazen de genetik yatkınlık etkisiyle düşünce mekanizmalarında bozulmuş algıların oluşmasıdır. Hatta EMDR (göz hareketleriyle duyarsızlaştırma ve yeniden işleme) yöntemi de yaşantıların işlenmeden, düşünce yapısında kalmış olmasının probleme yol açtığını savunur ve bu işlenmemiş anıları doğru biçimde işleyerek kişinin iyileşmesini hedefler. Genel olarak baktığımızda psikolojik terapi yöntemlerinin, öncelikle düşünce yapısını düzenlemeyi sonrasında ise davranışta pozitif degisim gözlemlemeyi amaçladığını görürüz. Ruhsal durumumuzun değişmesiyle birlikte beyin görüntüleme yöntemlerinin verdigi sonuçlar sayesinde ; beynimizin nörobiyolojik, nörofizyolojik olmak üzere tüm açılardan etkilendiğini görürüz. Bu etkilenmeler sonucu, davranışlarımızda değişimlerin meydana geldiği gözlemlenmektedir. Üzücü bir durumla beraber farklı düşüncelere ve hislere kapılınca, günlük hayatınızın sekteye uğradığı, önceki günlerimizden farklı olarak enerjinizin düştüğü , yataktan çıkmak istemediğiniz zamanlarınız olmuştur. İşte burada bile üzücü bir durumla karşılaştığınızda davranışlarımızda meydana gelen degisimi görmek mümkündür.
Bir OKB (obsesif kompulsif) hastasının en ufak mikrop kaptığında ölebileceğini düşünmesi ile davranışlarının değiştiğini ve artık ellerini bir yıkayışta 50 defa yıkadığını, her yeri sürekli temizlediğini ve mikrop kapacağı endişesiyle dışarıya çıkamadığı durumuyla karşılaşabilirsiniz. Akılınıza giren en ufak bir "düşünce" ile beraber yaşantınız değişebilir. Herhangi bir yaşantı, elektriksel akıma dönüşerek sinir hücreleri aracılığıyla beyninize gönderilir ve diğer sinir hücrelerini kimyasal olarak etkileyerek beyninizde bir düşünceye dönüşür. O düşünce negatif ise beyindeki etkiye karşılık davranışta tepkiye neden olur. Bu süreç uzun süre devam ettiğinde daha karmaşık ve baş edilmez bir hale dönüşür. Çünkü artık o yaşantı, zihninizde durmaktan vazgeçerek davranışlarınıza etki etmeye yönelmiştir ve hayatinizi etkilemeye başlamıştır. Bu noktadan itibaren düşünce davranışı, davranış düşünceyi etkileyecek şekilde döngüye girer. Ve bu girdabın içinden çıkmak fazlasıyla zor gelir. Tam da bu noktada en başta bahsettiğim terapi yöntemleri ve daha bir çok terapi yöntemi, insanların düşünce yapısından başlayarak davranışlarını ve en sonunda hayatlarını tedavi eder. Önemli olan kişinin farkındalığa sahip olması, ayrıca bu girdaptan çıkarabileceğinin de farkında olmasıdır.
Bundan sonra ki aşamada uzman bir psikolog/psikiyatr ile iletişime geçmek, kişi adına verilebilecek en doğru karar olur.
Bundan sonra ki aşamada uzman bir psikolog/psikiyatr ile iletişime geçmek, kişi adına verilebilecek en doğru karar olur.
Teşekkürler.
Seda Uludağ
Yorumlar
Yorum Gönder