FREUD ve MİTLER
Doğa güçlerini ve doğaüstü varlıkları
konu alan hayal ürünü öykü anlamına gelen ‘mythos’
ile söz ya da akıl anlamına gelen ‘logos’
kelimelerinden oluşan mitoloji, insanlığın geçirdiği gelişim aşamalarını
ve düşünme atılımlarını gösteren önemli bir bilgi kaynağıdır. Evrim süreci
boyunca insanla birlikte yolculuk eden mitler; insanların bilindışında ve fikir
sisteminde canlı bir şekilde yaşamaya ve zenginleşmeye devam etmişlerdir.
İnsan doğasına özgü semboller
toplamı olarak da tanımlanabilen mitoloji; kültürün ana dinamikleri olarak
niteleyebileceğimiz din, bilim ve sanatın gelişiminde öncü bir rol üstlenmiştir.
Bu bağlamda psikolojinin bir bilim dalı olarak var olmasından önce; insanların
mitler aracılığıyla yaşam dinamiklerine ilişkin ipuçları sunduklarını ve
insan doğasına ilişkin bulguların sistematize edilmesi sürecine ışık
tuttuklarını ileri sürmek mümkündür.
Psikoloji ve mitoloji
disiplinlerinin kesişimine baktığımızda ise birçok isimden bahsedilebilir fakat
Freud anormal davranışı cinsellikle açıklamaya dair adadığı hayatında yararlandığı
mitlerle de kendinden en çok söz ettiren isimlerden biri olabilir. Freud’u
mitoloji çerçevesinde açıklamaya çalıştığımızda karşımıza birbirinin devamı
olan iki önemli kompleks çıkar: Oedipus ve Kastrasyon.
1. Oedipus Kompleksi

Freud, Oedipus kompleksini o
kadar erken yaşlara dayandırır ki, çocuğun doğduğu andan itibaren aslında
bu kompleksin etkisi altına girdiğini iddia eder. Ona göre her çocuğun ilk aşkı karşı cinsteki
ebeveynidir. Erkek çocuk, gerçekleştirmenin
imkânsız olduğu üç arzunun himayesi altındadır: anneye sahip olma arzusu,
babaya benzeme arzusu ve babayı ortadan kaldırma arzusu. Bir yandan fiziksel
olarak ondan çok daha güçlü, heybetli olan, otoritesine hayran olduğu babasıyla
özdeşleşirken, diğer yandan onun yerini almayı hedefler. Artık babası onun
için yoluna çıkan ve ortadan kaldırılması gereken büyük bir engeldir. Baba özdeşleşmesi,
tamamen yön değiştirerek, düşmanca bir hâl alır. Özetle Oedipus, teoriye göre karşı cinsteki ebeveyni sahiplenme ve
kendi cinsinden ebeveyni saf dışı etme konusunda çocuğun beslediği duygu, düşünce,
dürtü ve fantezilerin toplamı.
2.
Kastrasyon Kompleksi ve Medusa

Bireyin yaşamında yadsınamaz bir
öneme ve etkiye sahip olan Oedipus kompleksini erkek çocuğunda Kastrasyon (iğdiş)
kompleksi izler. Bu dönemde, erkek çocuğundaki cinsel uyarılmaları ve çocuğun
kendine olan ilgisinin farkına varan anne, bu uyarılmaların doyurulmasının onun
için hiç de iyi olmadığını düşünür ve çocuğun penisiyle oynamasını yasaklar.
Ancak bu önlem çocuğun davranışının değişmesine yeterli olmaz. Bu durumda
anne daha güçlü bir otoriteden, yani babadan faydalanmak ister ve çocuğu babasıyla
tehdit eder: İktidarın temsilcisi olan babası onu penisiyle oynarken görürse
penisini kesecektir. Başta böyle bir şeyin olası olmadığını düşünen ve
dikkate almayan çocuk üzerinde, bu duruma önceden var olan ya da daha sonra
ortaya çıkan başka bir koşulun eklenmesi çarpıcı bir etki yaratır: tehditten
önce görmüş olduğu annesinin cinsel organını anımsaması ya da tehditten sonra
bu organı görmesi. En değer verdiği parçadan yoksun olan bu organı gördüğünde
duyduğu tehdidin ciddiyetini anlar, çünkü penisi olmayan anne, çocuğa göre
kastre edilmiştir. Freud, çocuğun annesinin bu görüntüsü karşısındaki şaşkın
ve bir anlamda felç olma durumunu Medusa mitosu ile ilişkilendirir. Freud, Medusa’nın
yılanlı kafasının kadın cinsel organını temsil ettiğini ve bunu gören erkeğin
korkudan taş kesildiğini iddia eder. Buna göre, Medusa’nın başının
kesilmesi, bir nevi erkek çocuktaki İğdiş kompleksinin görselleştirilmesi
olarak kabul edilir.Annesinin bir penisinin olmayışı, çocukta annesinin kastre
edildiği düşüncesini uyandırır. Kastrasyon kompleksinin güçlü bir
tetikleyicisi olan bu durum, tıpkı Medusa’nın kendine bakan erkekleri taşa
çevirmesi gibi, gelişim çağında olan çocuğun korkudan taş kesilmesine neden
olur. Çünkü bu görüntü karşısında daha önceden yapılan tehditler çocuğun
dünyasında gerçeklik kazanır: Annesi söz dinlememiş ve ceza olarak kastre
edilmiştir, bu yüzden de bir penise sahip değildir. Böylece ailesinin
gerçekten onun penisini kesebileceği düşüncesine kapılır. Bu durum karşısında,
erkek çocuk penisini kurtarabilmek için annesine olan cinsel arzularından
vazgeçmek durumunda kalır, yani anneye karşı duyulan Odipyen sevgi, Kastrasyon
Kompleksi’ne yol açan Medusa Travması’nın da etkisiyle son bulur.
Minel
ALTAY
Kaynakça
- GÜREL, Emet ve MUTER Canan, ‘’ Psikomitolojik Terimler:
Psikoloji Literatüründe Mitolojinin Kullanılması’’, Sosyal Bilimler
Dergisi S:1 (2007), s.538
- YILDIZ, Sibel, ‘’ FREUDYEN PSİKANALİZ KURAMLARI IŞIĞINDA
BALZAC’I İNCELEMEK: TUHAF ÖYKÜLER’’, Atatürk Üniversitesi Sosyal Bilimler
Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi, Erzurum.
Yorumlar
Yorum Gönder