Ana içeriğe atla

YENİ DÜZENİMİZ: ONLİNE HAYAT - DORUKHAN SAĞLAM

 

YENİ DÜZENİMİZ: ONLİNE HAYAT


    Hepinize merhaba sevgili PSİTOTH okuyucuları umarım hayatınız yolunda ilerliyor ve koskoca bir yılı daha mutlu bir şekilde geride bırakmaya hazırlanıyorsunuzdur. Ancak bunu okurken o kadar da mutlu olmadığınızı düşünüyorsanız da elbette ki haklısınız. 2020 yılı süresince de pandeminin etkilerini çokça gördük ve daha sayamayacağımız birçok olaydan etkilendik. Bazılarımız eve kapandı, bazılarımız geçen yıl olan karantinaların acısını çıkarmak için kendini sokaklara attı. Geçirmekte olduğumuz bu büyük pandemi sürecini hepimiz kendi yöntemlerimizle başa çıkmaya çalıştık ve bu süreç hepimizde farklı etkiler bıraktı. Ancak ortak olduğumuz bir nokta var ki o da yaşamımızın artık hiç olmadığı kadar online ve çevrimiçi bir hale gelmiş olması. 

    Bu Covid-19 pandemisiyle birlikte yaşamımızı belki eve sığdıramadık ama ekranlara sığdırmak zorunda kaldık. İşlerimizi, derslerimizi, hatta arkadaşlarımızla olan görüşmelerimizi bile ekranlar üzerinden yaptık. Bazılarımızın işini kolaylaştıran bu süreç çok fazla insanın hayatının online olmasına yol açtı. Peki bu online yaşamın ne gibi etkileri oldu? Ne gibi etkileri olabilir? Bu pandemi psikolojimizi nasıl etkiliyor?

    Her şeyden önce online yaşamın etkilerinden bahsetmeden, sadece pandemi sürecinin bile kaygı ve stres düzeyimizi arttırdığını, odaklanma, uykusuzluk ve bunun gibi daha birçok şeye neden olduğunu özellikle de izole edilmeye bağlı olarak bu bahsedilen etkilerin daha da şiddetlenebileceğini söyleyebiliriz (Aktürk, 2020).

    Yazının başında da yer verildiği gibi yaşamımız hiç beklenmedik bir hızda online haline gelmiştir. Ancak online etkilerin sosyal yaşam üzerindeki önemine odaklanmadan önce direkt kendi benliğimiz üzerinde ne gibi etkilere yol açabileceği üzerinde durulmasında yarar vardır. Yeni online düzenimiz birçok alışkanlığın değişmesine yol açmasıyla birlikte günlük yaşam pratiğimizin de bozulmasına neden olmuştur. Burada günlük yaşam pratiği olarak bahsettiğimiz durum temel anlamda günlük rutinlerimizi kapsar. Örneğin saat kaçta kahvaltı yaptığınız ya da kaçta uyuduğunuz gibi. Bu davranış örüntülerinin belli tekrarları da alışkanlığa dönüşmüştür. Demirutku (2020) yazısında alışkanlıkların önemini “Hoşumuza giden veya gitmeyen bütün alışkanlıklarımızın ortak işlevi, yaşamımızı öngörülebilir kılması, hayatımızın kontrolümüzde olduğu hissini vermesi, belirlilik ve kontrol hissi aracılığıyla da yaşamımızı anlamlı görmemizi sağlamasıdır.” şeklinde belirtmiştir. Pandemiyle birlikte değiştirilen daha doğrusu değiştirilmesi zorunda kılınan alışkanlıklarımızla birlikte de doğamız gereği aradığımız belirlilik ve öngörülebilirlik de sarsılmıştır. Bu bahsedilen belirsizlik duygusunun artması ve kontrol hissinin yitirilmesi de öfke, kaygı ve kendini değersiz hissetme gibi duygulara sebebiyet verebilmektedir (Demirutku, 2020). Kısacası hayatımızın temeline yerleştirdiğimiz öngörülebilirlik ve belirlilik arayışımızın, pandemi süreci ve kısa sürede değişen hayat stilimiz dolayısıyla tehdit altına girmesi ilk öncelikli olarak bizi ve inşa ettiğimiz benliğimizi etkilemektedir.



    Ayrıca yeni düzenimiz olan online hayatın etkisi altına aldığı ve belki de bir daha eskiye dönmeyecek şekilde değiştirdiği bir alan vardır ki o da sosyal yaşamımızdır. İnsan doğası gereği sosyal bir varlıktır ve çevresiyle girdiği etkileşimlerin ve kazandığı deneyimlerin kişinin gelişimi üzerinde büyük bir rolü vardır (Santrock, 2021). Sosyal yaşamımızın da pandemi sürecinde belli oranda çevrimiçi olmasıyla birlikte çevremizdekilerle olan sosyal etkileşimlerimiz de sekteye uğramıştır. Bu durum da en temel anlamda bireyselleşmeyi arttırarak toplumsal bütünleşmenin azalmasına neden olabilmektedir. Toplumsal bütünleşme ve sosyal entegrasyonun azalması birçok alanı etkilemesiyle birlikte kişinin kendisi üzerinde de ciddi izler bırakabilir. Durkheim çalışmalarında intihar olgusu üzerinde durmuş ve belirlediği intihar tiplerinden birinin kaynağını da toplumsal bütünleşmenin düşüklüğüne bağlamıştır (Sağlık, 2019). Özetlemek gerekirse yeni şekillenen yaşam stilimiz doğrultusunda azalan toplumsal bütünleşme ve çevremizdekilerle olan etkileşimlerimizin birçok etkisi olabilmektedir. Bu etkiler bireysel ve toplumsal düzeyde görülebildiği gibi ufak veya çok ciddi boyutta sonuçlara sebebiyet verebilmektedir.

    Bunların hepsinden yola çıkarak söyleyebiliriz ki hayatımızın odak noktasına yerleşen ve günlük rutinlerimizden başlayarak sosyal yaşamımızı dahi etkileyen bu yeni online düzenimiz, öncelikli olarak bizi ve alışık olduğumuz toplumsal yaşamımızı sayısız noktadan değiştirmiştir. Bu süreç içerisinde kaygı ve öfke düzeyinizin artması gibi durumlar ve sosyal çevrenizde karşınıza çıkan sorunlar son derece olasıdır. Bu dönemin en doğru ve sağlıklı şekilde atlatılması için atılabilecek adımlardan biri, öncelikli olarak içinde bulunduğumuz sürecin olağandışı bir süreç olduğunun farkındalığı ve bu duruma bağlı olarak alınan önlemlerin de kontrolümüz dışında geliştiğinin kabullenilmesidir. 

    Kısacası, hissettiklerimiz ve deneyimlediklerimiz normal bir sürecin dönütleri değildir ve bunun farkındalığı bu süreç içerisindeki korumamız gereken psikolojik sağlamlık için büyük önem arz etmektedir. 

    Umarım bu farkındalığı edinme yolunda siz de hislerinizin son derece doğal olduğunu biliyor ve bu yeni kurulan online düzen doğrultusunda ilerlerken tüm bu olanların arasında savrulmak yerine kendinizi yeniden tanımaya fırsat veriyorsunuzdur. 

Dorukhan Sağlam

 

KAYNAKÇA

Aktürk, H. (2020). Yeni koronavirüs hastalığı pandemisi döneminde online yaşam ve psikolojik etkileri. Ankara Üniversitesi Sağlık Bilimler Enstitüsü, Ankara, 1-25.

Demirutku, K. (2020). Belirsizlik, kontrol, kabüllenme. Türk Psikologlar Derneği. (E.T. 12.12.2021).

Sağlık, C. (2019). Emile Durkheim’in Metodolojisi ve Sosyolojisi. Kırıkkale Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi9(2), 449-480.

Santrock, J., W. (2021). Yaşam Boyu Gelişim (Çev: Yüksel, G.). Nobel Yayın. İstanbul.

 

 

 

 

 

 

Yorumlar

POPÜLER YAZILAR

GERÇEKLE HAYALİN BİRBİRİNE GİRDİĞİ BİR FİLM: FRACTURED- DORUKHAN SAĞLAM

  GERÇEKLE HAYALİN BİRBİRİNE GİRDİĞİ BİR FİLM:  FRACTURED Beynimize ne kadar güvenebiliriz? Biz mi beynimizi yönetiriz yoksa o mu bizi yönetir? Zihnimiz gerçekleri bile saptırabilecek kadar güçlü müdür?  Fractured filmi boyunca işte tam da bu soruları soracaksınız kendinize. Zaman zaman ne olduğu konusunda karmaşaya düşebilir, ne olduğunu tam anlamlandıramayabilirsiniz. Kimi zaman ise tam her şeyin açıklandığını düşündüğünüzde bir sonraki sahne tüm fikirlerinizi altüst edebilir. Gizem, gerilim ve psikoloji konulu filmler ilginizi çekiyorsa bu film tam da size göre olacaktır. Film, evli bir çiftin yolculuğu ile başlamaktadır. Ray ve Joanne Monroe ufak kızları Peri ile birlikte seyahat ederken bir benzin istasyonunda mola verirler. Bu benzin istasyonunda mola verdikleri sırada kızları bir kaza geçirir. Peri inşaat alanının kenarında dururken bir köpek gelir, Ray köpeği korkutmak için taş atsa da köpek Peri’nin üzerine giderek onu korkutur ve korkarak geri kaçan Peri inşaat ...

GOOD WİLL HUNTİNG(CAN DOSTUM)- ÖZGE CEYLAN

  GOOD WİLL HUNTİNG(CAN DOSTUM) Good Will Hunting  Türkçe ismi ile Can Dostum    Matt Damon  ve  Ben Affleck 'i n senaryosunu yazmış olduğu,   Robin Williams ’ın başrolünü oynadığı Oscar Ödülü almış bir filmdir.  Film de yer alan oyuncu Matt Damon ve Ben Affleck Hollywood Sinema dünyasında önemli bir noktaya gelmekle beraber Film ile En iyi Senaryo ödülünü almışlardır Bu ödül ile birlikte sinema yaşamının bir çok alanında yer almışlar ve performanslarını sergilemişlerdir. Geçmişten günümüze filmler ele alındığında psikoloji, eğitim gibi insan ve toplumu ele alan birbirinden farklı birçok alanda filmlerden yararlanmaktadır. Bu nedenle  psikoloji sahasında da kullanılmaktadır  Filmler baktığımız zaman bireyin yaşamını yansıtmak ile beraber kimi zaman kişilerin gerçek yaşam öyküsünden yararlanılarak oluşturulmaktadır.   Filmler alanda fazlasıyla kullanılmaya başlamaktadır şöyle ki sinema terapisi terapi içerisinde yardımcı bir ara...

SIGMUND FREUD VE AŞKIN PSİKOLOJİSİ-ROJDA ÇELİK

SIGMUND FREUD VE AŞKIN PSİKOLOJİSİ Aşk şairlerin uydurmasıdır, demiştir Ursula K. Le Guin Malafrena adlı romanında. Peki, şairlerin anlam yüklemeleri sonucu mu aşk insan hayatında bu kadar değerli olmuştur, yoksa aşkın insan hayatında bu kadar değerli olması mı şairleri yazmaya yöneltmiştir. Bu soruların cevabını bilmemekle beraber gelin Freud’un “Aşkın Psikolojisi” kitabını inceleyerek bu konuya ışık tutmaya çalışalım. Freud denince hemen hemen herkesin aklına cinsellik gelir. Çünkü psikoloji ile ilişkili çoğu kavramı cinsellik temelinde açıklamıştır. Aşk kavramı da bunlara dâhildir.  Freud’un yaşadığı dönemde cinsellik, toplumun ahlaki değerlerinden dolayı baskıya maruz kalıyordu. Evlenmeden yaşanan cinsel birliktelikler hoş karşılanmıyor ve ayıplanıyordu. Cinsellikten açıkça söz etmek bile mümkün değildi. Bu durumun getirdiği cinsel eğitim yetersizliği hem erkek hem de kadının yaşantısında zorluklara neden oluyordu. Günümüzde de bu durumun geçerliliğini koruduğunu biliyoruz. Öze...

FETİŞİZM BOZUKLUĞU-HÜSEYİN GÜZEY

  FETİŞİZM BOZUKLUĞU Fetişizm bozukluğu; toplumsal, meslekî veya başka önemli alanlarda işlevselliğin anlamlı rahatsızlığına ve bozukluğuna neden olan düşlemler, cinsel dürtüler ve davranışlar olarak tanımlanır (Ventriglio, Bhat, Torales ve Bhugra, 2018). Bu düşlemler, cinsel dürtüler ve davranışlar kişinin normal yaşantısını sürdürmesinde önemli ölçüde engelleyici etki ve fonksiyonel çarpıklıklara sebep olur. Fetiş kelimesi, genel literatür incelendiğinde iki temel anlama sahiptir. Bu anlamlardan ilki ve asli olanı, kişilerin doğaüstü güçlere sahip olduğunu düşündüğü ve özel bir anlam atfettiği nesnedir. Bu nesneler, genellikle onu kutsal kabul eden kişiler üzerinde yönlendirici ve kısıtlayıcı bir etkiye sahiptir. Fetiş kelimesinin literatüre 1887 yılında Alfred Binet tarafından kazandırılan ikinci anlamı ise bir kişi üzerinde erotik düzeyde çekim oluşturan cansız nesne, genital olmayan vücut uzvu veya belirli bir biçimde düzenlenmiş ortamdır. Nitekim, ilk anlamına paralel olarak ...